CHP'nin Karabük ilçelerinde yaptığı delege seçimleri, ilçe başkan adaylarının kongrede belirlenmesine bire bir yansımaz.
Cumhuriyet Halk Partisi, bir taraftan tarihinin en kritik ve zor günlerini yaşarken, diğer taraftan da yaklaşık bir ay önce alınan ülke genelindeki kongreler sürecini yürütüyor.
CHP’de kongrelerin ilk ayağı olan delege seçimleri, geçtiğimiz hafta sonu Karabük'ün ilçelerinde yapıldı.
Karabük’ün tüm ilçelerinde mahalle ve köy delegelerinin seçimleri için sandıklar konuldu.
İlçe başkan adayları kendi belirledikleri delege listelerinin seçilmesi için büyük uğraşılar verdi.
Fakat…
Delege seçimlerinin hemen ardından; “Şu ilçe başkanı adayının listesi daha fazla delege çıkardı, bu ilçe başkanı adayı daha az delege çıkardı” haberleri ve paylaşımları yapılmaya başlandı.
Şu çok iyi bilinmelidir ki, “benim delegem, senin delegen” olayı biraz sanal.
CHP Kongrelerinde pek öyle olmuyor.
Delege sayısını fazla çıkaran bir ilçe başkan adayı, listesinden veya başka bir şeyden tepki görebilir ve kongrede sandığa çakılabilir.
Artı, kaldı ki; Siyaset de kimse kimsenin mutlak adamı değildir.
Bu sebeple delegeyi fazla çıkardı diye, bir isme seçimi kesin kazanacak gözüyle bakılmamalı.
Hele hele CHP’de…
Öte yandan CHP’nin Karabük İl Başkanlığını uzun bir süre yapan Abdullah Çakır ise il başkanlığına hazırlanırken, adeta kendini delege havuzcuğunda boğdu.
Safranbolu’nun delege seçimlerinde Alaattin Kalaz’dan yana tüm organizasyonunu yapan, ilçe başkanı Kalaz’ı bile arka planda bırakan Abdullah Çakır’ın kendi mahallesi olan Atatürk Mahallesinden delege adayı olmasına rağmen, sandıktan çıkamaması vahim bir sonuç olmuştur.
Öte yandan CHP’nin Genel Başkanı Özgür Özel bile siyaset hayatının ilk yıllarında, kendisi bile mahalle delegesi çıkamamıştı.
Ama Genel Başkan bile oldu.
Bunlar pek bir gösterge olmayabilir ama köpürtülebildiği kadar da köpürtülür.
Sonuç itibariyle; CHP’nin Karabük ilçelerindeki delege seçimleri kongrelerin bire bir göstergesi değildir ve bunun böyle yorumlanması gerekir diye düşünüyoruz.
