Kendi emeğinle özgürlüğe açılan hayallerin hikayesi: enerji sistemi, dönüşüm süreci, yol hayalleri ve yazı dolu yeni bir yaşam.
Uzun zamandır hayalini kurduğum karavan yaşamına nihayet ilk adımı attım. Bunun için 1998 model bir Volkswagen T4 2.5 TDI aldım. Mekanik olarak oldukça iyi durumdaydı, motoru diri, yürüyeni sağlamdı.
Ancak bir eksiği vardı:
Klima.
Antalya’nın yakıcı sıcağında, özellikle ülkenin güney sahillerine ve güneydoğu Anadolu bölgesine planladığımız uzun turlar için bu büyük bir problemdi. Ama yine de bu eksikliğin bu hayalin önüne geçmesine izin vermedim.
Veremezdim daha doğrusu...
Araç, temel donanımlarıyla kullanıma hazırdı.
Üzerinde 100 Amperlik jel yaşam aküsü, 205 Watt güneş paneli, 1,5 KW modifiye sinüs inverter, 220 volt 50 litrelik buzdolabı ve soğuk havalarda konfor sağlayan 12 volt Webasto ısıtma sistemi bulunuyordu.
Ancak zamanla gördüm ki, kağıt üzerinde yeterli görünen bu donanım pratikte yetersiz kalıyordu.
Antalya gibi sıcak bir şehirde enerji ihtiyacı çok daha fazlaydı.
Önceliğim sistemi verimli hale getirmekti.
Maliyetleri ve yapılacak işleri planladıktan sonra eski tip PWM şarj kontrol ünitesini değiştirmeye karar verdim. Yerine MPPT 40 Amper 12V Bluetooth özellikli şarj kontrol cihazı aldım. Bu değişiklik hem güneş panelinden daha verimli enerji almamı sağladı hem de sistemin genel performansını artırdı.
Ardından klimayı hallettim.
Antalya’da 1980 model Tofaş’lara bile klima takıldığını düşününce T4’e klima takmak hayli kolay oldu. Kısa bir araştırmadan sonra işinin ehli bir ustayla anlaştım. Üç saatlik bir montajın ardından tavan klimam yerini aldı. Artık aracın içi dayanılmaz sıcaklarda bile serindi ama bu kez aracın enerji dengesi bozuldu.
220 volt buzdolabı devreye girdiğinde 100 amperlik jel akü hızla tükeniyor, 205 Watt güneş paneli ise bu tüketimi karşılayamıyordu.
Bu sorunu çözmek için önce 12 voltla çalışan, yalnızca 4 amper çeken 50 litrelik buzdolabı aldım.
Ardından ikinci bir 100 amperlik jel akü ekledim sisteme.
Fakat enerji üretimi hâlâ yetersizdi. Yaklaşık iki haftalık araştırmanın sonunda 450Wp 16BB TOPcon Half Cut Monokristal güneş paneli almaya karar verdim. Montajı kendim yaptım ve artık sistem güçlüydü. Aküler rahatça doluyor, enerji dengesi korunuyordu.
Sonrasında detaylara geçtim.
Ocak sistemi için mini vanalı karavan tüpü aldım.
Navigasyon ve medya ihtiyaçları için kablosuz CarPlay & Android Auto destekli 10.2 inç 4K multimedya ekranı monte ettim.
Elektrik tesisatını 15 Amper yanmaz yassı kablolarla yeniledim.
Şimdi yapılması gereken birkaç şey daha vardı.
İç aydınlatma hâlâ marş aküsünden çalışıyordu, bunu yaşam akülerine bağladım. Böylece aracın enerji verimliliği daha da arttı.
Yine de ileride yeni eksiklikler fark ederim ya da konforuma konfor katacak yeni fikirler gelir diye düşünüyorum.
Karavan işi böyle; ne kadar tamamlarsan tamamla, hep bir “biraz daha iyisi” arzusu kalıyor insanda.
Bu karavan sadece bir seyahat aracı değil; aynı zamanda mobil bir çalışma alanı olacak.
Köşe yazılarımı yazmak, sitelerin bakımlarını yapmak ve içerik üretmek için gerekli teknolojik altyapıyı yavaş yavaş kuruyorum.
Donanımlar hazır ama hâlâ geliştirme aşamasındayım.
Zamanla çok daha profesyonel hale gelecek.
Artık karavanım yalnızca bir araç değil; kendi ayakları üzerinde duran küçük bir yaşam alanı.
Her vidası, her kablosu, her detayıyla el emeği bir özgürlük projesi oldu. Bu süreç, sabır, emek, teknik bilgi ve en çok da hayal kurma cesareti gerektirdi.
Şimdi önümde uzun yollar, sessiz koylar ve yıldızlı geceler var.
★★★
Her şeyden öte artık sadece bir karavanım değil, yeni ufuklara açılan hayallerim de var.
Deniz dalgalarının kıyıya vuruşundaki ritim eşliğinde,
Bir derenin sakin şırıltısının verdiği huzurla,
Ya da ormanın insanın içini dinlendiren sessizliğinde…
Köşe yazılarımı yazmak istiyorum.
Yazmak…
Yazarken okumak,
Okudukça yeni satırlara uzanmak,
Sonra tekrar yazmak.
Ve hep yazmak…
