Asıl anlamı bit yavrusu, sirkedir ama biz Türklerdeki anlamı, 'yapışkan, yılışık' tır. 

Mesela şöyle bir söz hiç duymamışsınızdır; "bizim oğlan okuldan dönünce kafasına bi baktım, ne göreyim, bir sürü yavşak vardı saçında!"

Hatta atasözü bile vardır bitliğinden ötürü; "yavşak büyüdü bit oldu, enik büyüdü it oldu" diye.

Öyle tarifleri vardır ki 'yavşak' kelimesinin okudukça ufku açılır insanın.

Değişik kullanım alanları vardır.

Mesela biri, "asla samimi olamayacağımız insan türü" diye tanımlarken yavşaklığı, bir diğeri yaşadığı andan örnekler vermiştir; 

"Beraber yolda yürürken devamlı omuz temasında olan, hatta devamlı dürte dürte kaldırımın kenarına kadar getiren, bu sırada kafayı 90 derece yana çevirmiş 'viyk viyk' diye bozulan bi ses tonuyla, her konuda karşısındaki kişinin altına sığınarak ve onu yücelterek konuşan insan, tükürük saçanı bile vardır." diye.

Modelleştiren bile var.

"Yapışıp gitmeyen insan modeli. Bunlara "nefret ediyorum olm senden gitsene ya" falan deyince bile, "ehi ehi" şeklinde gülüp umarsızca yavşaklığa devam ederler..." 

Hatta yakın tarihimizde siyasi literatüre geçmiş ilginç bir örneği de vardır yavşağın.

Mesut yavşaktır. Beni konuşturmasın, onu sokağa çıkamaz hale getiririm.” dediği için Mesut Yılmaz tarafından mahkemeye verilen Cavit Çağlar’ın 200 milyon lira tazminat ödemeye mahkûm olup, hakaret anlamı içerdiğini tescil ettirdiği kelime. Bu karardan sonra Cavit Çağlar, “parasıyla değil mi? hem söylerim hem öderim.” diyerek siyasi literatüre naçizane bir katkı da sağlamıştır."

Bir başkası yavşak kelimesinin anlamını kendi anlatımına göre şöyle yorumlamış; 

"Bit yavrusu, sirke diye bilinmekle beraber kız erkek ilişkilerinde birinin diğerine rahatsız edecek derecede sulanması sonucu ortaya çıkan terbiyesiz insana verilen isim olması yanında, bunu yüzüne höyküre höyküre söyleyip kendini rahatlattığın halde inatla üstüne alınmamaya devam eden, mitolojik olmasa bile hayvan ruhlu varlıklara verilen isim."

Bir başkası da şarkı sözünde geçen söyleyiş tarzından etkilenmiş ve aklına yavşak kelimesinin geldiğini söyleyip tarif etmiş.

"Bir zamanlar love shack şarkısı kulağıma çalındıkça aklıma düşen sözcük idi. Haliyle şarkı, "yawshack baby, yawshack bay-bee" biçimine dönmekteydi."

Bir başkası ise yavşak kelimesinin hece ve harfleriyle manevi anlamlar taşıdığını belirtip Türkçe'nin ne kadar güzel olduğunu söylemiş.

"Ne güzel sözcüktür, değil mi? YAV- diye alt perdeden başlar, Ş harfinden aldığı güçle surata tokat gibi patlar...
Gözünü sevdiğimin Türkçesi..."

Sanatçılarımızın diline bile dolanmıştır yavşak kelimesi.

Fazıl Say 2010 yıllarda verdiği demeçte, arabesk şarkı türünün uzak doğu kültürü olduğunu, Türklerinde bu türe çok rağbet gösterdiğini ve bunun kötü bir zevk olduğunu vurgulamak amacıyla söylediği, "Türk halkının arabesk yavşaklığından utanıyorum" sözü Türkiye'nin gündemine oturmuş ve büyük tartışmalar yaşatmıştı o dönemlerde.

Yine aynı şekilde Nihat Haluk Bilginer'in 2018 yılında bir dergiye verdiği röportajda, "Büyük oyuncu olarak hatırlanan birçok isim, aslında kötü oynayan ama efsane yaratmayı becerebilmiş yavşağın tekiydi. Oyuncuların çoğu yavşaktır genellikle...
‘Babam öldü ama hâlâ sahneye çıkarım’ yavşaklığına da asla inanmam.
" şeklinde söylemlerde bulunması haftalarca süren bir tartışma konusuydu.

Etimoloji (Köken) bilimi olarak açıklayan bile var yavşak kelimesini.

"2 anlam yolu ve bunlarla ilişkili birbirinden farklı 2 tür anlam akrabalıkları var;
Biri zayıflamak güçten düşmek kötüleşmek anlamındaki 'yav' kökünden gelen, küçük, zayıf ve aciz alan, korunmasız karşılığı- ki bit yavrusu ve keneye kadar uzanıyor.
Diğeri; gürültü eden, çok konuşan anlamındaki yanyra yanyşa kökünden gelen, çok konuşan, boşboğaz, gevezeye ve hatta yaygaraya kadar uzanıyor.
Ama bilindiği gibi birine yavşak dediğimizde o kişiyi hem dil fiziğinde küçültürüz hem de bu velveleciyi anlam kimyasında çözelti haline dönüştürürüz. Yani gündelik anlamı bu iki tarihsel pathway'in bir bileşimidir."

Kimisi de sempatikliğini dile getirmiştir yavşak kelimesinin.

"Türkçedeki en sempatik küfürdür. V harfini ne kadar çok uzatıp yuvarlarsan o kadar daha sempatik oluyor. Angut da fena değil ama bi yavşak kelimesi kadar değil."

Her zaman günceldir yavşak kelimesi.

"Son zamanların en gözde küfrü, herkesin dilinde bir yavşaktır aldı başını gidiyor."

Bazıları ise yavşak kelimesinin yakıştırıldığı kişinin karakter analizini yapmış.

"Bit yavrusu, sirke filan denmiş ama değil. İstisnasız tüm davranışlarının merkezinde menfaat bulunduğunu gizlemek amacıyla bin bir türlü karaktere giren içten pazarlıklı, plancı, karaktersiz kişilere yavşak denilir.

Yavşakların genel özellikleri şunlardır
insanlara çok hızlı adapte olurlar yani 1 dakikada hayatlarında en sevdikleri adam da olabilirsiniz, en nefret ettikleri adam da. Çok hızlı bir şekilde size 40 yıllık dost gibi davranabilirler. Tam tersine 1 dakika içerisinde azılı düşmanları ilan edilebilirsiniz. Yavşaklar çok zekidirler. Her hatalarına yalan dolan dolu kılıflar uydurabilirler. Başarıya ulaşan planlarının sonunda kime ne olursa olsun kendileri kazanmışlarsa sevinirler. Kendilerini hiçbir zaman haksız edemezsiniz çünkü kendilerini ulu insan olarak ilan etmişlerdir. Tüm hatalardan münezzeh, tüm kayıplardan münezzeh tutulması gereken kişiler olduklarını düşünürler."

Kimi de yavşak kelimesini söylemenin insana verdiği hissi anlatmış.

"Aslında söylemesi ve verdiği his çok güzel olan kelime.

Valla bir deneyin siz de göreceksiniz, bi kere ağzı dolduruyor. Böyle melodik bir havası var. Yaya yaya ya da uzatarak söyleyebiliyorsunuz. Eylem hali şirin bile olabiliyor, duruma göre..."

Küfürden ziyade argodur diye düşünenlerde var mesela.

"Kullanmaktan şu sıralar fazlasıyla haz aldığım kelime. Küfür değildir, argodur. Ancak yerinde kullanıldığında etkisi çok çok fenadır."

Terapi gözüyle bakan bile var.

"İngilizce çevirisi olmayan müthiş kelimedir. Bazı durumlar vardır ki bu kelime sizin en büyük terapinizdir."

Yabancıların en çok sevdiği kelime olduğunu söyleyende var.

"Az önce bir Kanadalıya öğrettiğim sözcük. Adam hasta oldu sözcüğe. Dünyada duyduğu en güzel küfürmüş. ‘Yarın herkese yavşaaak diycem’ diyor. Allah’ım inşallah bir Türk’e denk gelmez geri zekâlı."

Sonradan kazanılan bir özelliktir.

"Aslı bit yavrusu olarak bilinse de bazı insan türlerinde de görülür ve yavşaklık olarak adlandırılır. Her ne kadar bu durum doğuştan gelmese de sonradan kazanılabilen bir davranış biçimidir."

Bazen de tarif ederken kullanılır yavşak kelimesi.

"Bazı insanları tarif etmek için daha iyi bir kelime düşünemiyorum. Bu tür az gelişmişler yüzsüzdür, arsızdır, rezil olur yine de aldırmaz, yüzüne tükürürsün 'Yarabbi şükür' der, kâle almazsın yine de sümük gibi yapışır üstüne. Zavallılığının da farkında değildir. Kendini akıllı sanır hayatı boyunca. Oksijen israfıdır. Allah kimseyi bunlarla muhatap olmak zorunda bırakmasın."

Övmelerde de kullanılır yavşak kelimesi.

"Hayatım boyunca en çok kullandığım ve kullanmaya devam edeceğim güzide sözcük. Yeri geldi övme; yeri geldi sövme babında dile getiriyor ve ruhumdaki stres duvarlarını bir bir yıkıyorum.

Sevdiğim futbolcu gol veya asist yaptığında "vay yavşak, çok iyiydi bu" diyorum. Veya "yavşak harika attı yaa" şeklinde övgülere mazhar ediyorum kendisini. Sosyal medyada sevmediğim biri karşıma çıktığında "git yavşak" veya "yavşak herif" diyorum. Arkadaşlar arasında da bazen "yavşak yavşak davranma" veya "yavşaklık yapma oğlum" gibi enteresan teşbihlere imza atıyorum. Hoş, esasında bu kelime Türk halkının da en çok kullandığı ve kullanırken en çok keyif aldığı kelimelerden biri diye düşünüyorum."

Yavşaklar, yavşak olduğunun bile farkında değildir aslında. Ne yaptığını, hatalı olup olmadığını da bilmezler. Her şeyi doğru yaptıklarını sanır ve buna sıkı sıkıya bağlı kalırlar.

★★★

Şimdi bu yazıya bakıp kime yavşak diyecek diye bekliyorsunuz ama hayal kırıklığına uğradınız. 
Çünkü gerçekten öyle bir düşüncem yok. 
O kelimeyi birine veya birilerine karşı kullanma amacım ise hiç yok.

Elbette kimseye yavşak falan demeyeceğiz ama günlerdir düşündüğüm ve bir türlü adını koyamadığım bir davranış türü var ki, paylaşmak istedim. 

Aileden birine sahip çıkmayıp onlarca çaylar, dereler, dağlar, vadiler geçip ulaşabileceğiniz birine sahip çıkmanın, savunmanın adına ne denir, işte ben onu bilemedim...

Bir türlü tarif edemedim!

Siz ne dersiniz...