İlgisizlik herhangi bir duruma, kişiye veya kendimize karşı duyarsızlaşma halidir. Motivasyon kaybına hayatımızın herhangi bir yerinde rastlanabilir. Bu olumsuz bir şey değildir. Hatta bu motivasyon kayıpları kendimizi anlamamız ve içinde bulunduğumuz olumsuz durumlardan çıkmak için bir fırsattır. İlgisizliğin süresi ve sıklığı arttığı durumlarda kişilerin istek ve enerjileri azalır. 

Bu kişilerin anlamlandırması gereken daha köklü meselelerin olduğuna işarettir. Bir insanın kendisi ile ilişkisi nasılsa başkasıyla da öyledir.  Kişi kendine zaman ayırmıyor, kendi istek ve ihtiyaçlarını bilmiyorsa bir başkasıyla olan ilişkisinde de yeteri kadar bağ kuramaz. Bu bağ kuramama hali kişinin geçmişte yaşamadığı veya yeteri kadar görmediği bir ilişki tarzı olabilir. İnsanoğlu doğduğunda önce ebeveynleri ile fiziksel bağ kurar. Yaş ilerledikçe fiziksel bağın yoğunluğu duygusal bağa dönüşür. Ebeveynlerimizin gösterdiği ilginin kıvamı oldukça önemlidir. Ebeveyn sürekli olarak ilgisiyle çocuğa nefes aldırmadığı durumlarda çocuk ilişkinin aşırı ilgi ile ayakta kalacağını düşünebilir. Prens veya prenses olarak büyütülen çocuklar yetişkinlik döneminde böyle olmadığını gördüklerinde ilişkilerden tatmin olmazlar ve derin bir yalnızlık hissedebilirler. Ya da duygu ve düşüncelerine önem verilmemiş, dinlenmemiş, yaş özelliklerine göre oyunla veya sohbetle bağ kurulmamış çocuk ilginin ne olduğunu öğrenmemiş olabilir. Kendine değer vermeyen birinin bir başkasını duyup görmesi ve değer vermesi çok mümkün değildir. 

Olgunluk geçmişte göremediğimiz ebeveynliği kendimize verme halidir. Geçmişte alamadığımız ilgi ve sevgiyi kendimize vermenin yollarını bulduğumuz takdirde hayata olan ilgimiz artar bu da ilişkilerimize yansır. Duygu, düşünce ve beden boyutunda ne hissettiğimizi kendimize sorarak tanımlayabilirsek kendimizi anlar, anladığımız boyutta ilişkilerimizi anlamaya başlarız. Anlamaya çalışmak duyarsızlaşmanın azaldığının göstergesidir. Kişiler bu şekilde birbiri ile bağ kurarak sağlıklı bir bütün oluşturabilirler. Ayrıca unutmamak gerekir ki hayat paradokslardan ibarettir. Çok istediğimiz şeyin bizden uzaklaşması, en iyisini yapayım derken hiçbir şey yapamama hali, en ilgili olayım derken sürekli yargılanıp ilgisiz kalmak gibi.  İlişkilerde baştaki ilginin zamanla kaybolması sebeplerinden biri de budur. Bu nedenle en iyi ilişki veye tartışmasız ilişki diye bir şey her zaman sağlıklı olmayabilir. 

Psikolojik Danışman Ekrem Çağrı Öztürk ,'' Her ilişkinin başlangıç aşamaları heyecanlıdır.  İlişkinin başlangıcı kişiler için belirleyici bir referans olmaktan çıktığı durumlarda yavaşlarız. Yavaşlamak kişilerin birbirlerini anlaması için güzel bir fırsattır. Kişilerin ortaklıklarını, atfettiği anlamları, istek ve beklentilerini anlayarak ilişkiyi başlatmak sağlam temellerin atılmasına yardımcı olur.'' dedi.

Editör: Özenay Kahriman