SENDİKACILIK TARİHİNİN KARA LEKESİ
Özçelik İş Sendikası Genel Başkanı Yunus Değirmenci, kongreden sonra “Kongre geride kaldı, önümüze bakacağız. Asla hesaplaşmayacağız, ötekileştirmeyeceğiz.” Açıklamalarını yapmıştı.
Fakat üç ay sonra 10 Bin çalışanın olduğu THY Teknik A.Ş’deki Avrupa ile Anadolu Havacılık Şubelerini kapattı.
Kongrede kendisini değil de Recep Akyel'i destekleyen şubelerden şimdi tek tek intikam mı alıyor.
‘Hani söylemlerine ne oldu?’ diye soruyor herkes.
Diğer tüm şubeleri de kapatta olsun, bitsin.
İşçinin emek ve hakları en yüce değerdir anlayışının taşındığı Özçelik İş Sendikası’nda işçiyi, sendikayı değil de yalnızca kendini düşünen bir genel başkanın olması, bu sendikanın tarihindeki sayfalarda en acı ve utanç günleri olarak yerini alacaktır.
Derdi asla emek, hak olmayan,
Yüzbinlerin üzerinde maaş alan,
5-6 milyonluk makam aracına binen,
Öğle yemeklerinde bıldırcın butu, somon fülö, portakallı ördek yiyen,
Yunus Değirmenci’nin tek derdinin sendika içinde kendini sağlama almak olduğu görülmüştür.
İşçi hakları, emek gibi değerleri kendi ruhunda barındırmayan bu kişinin, sendika genel başkanı olması ilerde acaba nasıl hatırlanacaktır.
Eyyy Yunus Değirmenci…
Unutma ki sen, Türk Sendikacılık tarihinin sayfalarında en kara leke bölümü işgal edeceksin.
----------- OooO -----------
VALİ FUAT GÜREL’İN YAKIN ÇALIŞMA EKİBİ
Geçtiğimiz aylarda bir esnafın silah ruhsatı için alındığı iddia edilen para çok konuşulmuştu.
Hafızalarımızı tazelemek gerekirse, iddialara göre;
Bir esnaf silah ruhsatını yenilemek için Valiliğe sirayet ettiği görülen bir başka esnaftan yardım istemişti.
Reklamcılık yapan söz konusu bu esnaf ise kendisine gelen vatandaştan, Vali Fuat Gürel'in annesinin cenazesi için Manisa’ya kaldırılacak otobüs ile ilgili para almıştı.
Bu da basına yansıyınca iyi bir yaygara kopmuştu.
Hatta konuyu kendi sosyal medyasında yazan ve ağır eleştiri yapan Şükrü Gökkaya bir gece evinden alınıp, emniyette gözaltı yapılmıştı.
Tüm bunlar yaşanmış,
İdari soruşturmalar açılmış,
Sonuç ta her şey kapanıp gitmiş.
Geçtiğimiz gün bir lokantada Cağ kebabı yiyen üç kişi tekrar bu konuyu bize hatırlattı.
Vali ve Özel Kalem’in burnunu pisliğe sokan, büyük tepkiler gören bu reklamcı ile iki bürokrat oturmuş Cağ kebabı yiyordu.
Hem de Vali’nin en yakın çalışma ekibi ve bir başka il müdürü.
Her şey unutuldu mu?
Şükrü Gökkaya boşuna mı gözaltına alındı?
Şimdi Sayın Vali’ye sormazlar mı?
Sizi o kadar töhmet altında bırakan, burnunuzu pisliğe sokan bu adamla en yakın çalışma personelinizin oturması neyin nesidir?
Şimdi sormazlar mı?
Bu ne lahana turşusu, bu ne perhiz diye.
Anlaşılan yine herkes kendi çıkarının peşinde.
O utanılması gereken konu bitmiş bile.
Desenize olan sadece bizim Şükrü efendiye oldu.
Bu sayede nezarethane de gördü.