Karabük’ün eski cemiyet adamlarından, Hakkı Türkmen’in avukatları 5 aydır Karabük Cezaevi’nde tutuklu bulunan ve henüz hakim karşısına çıkarılmayan müvekkilleri yazılı bir basın açıklaması yaptılar.

Yılmaz Çolak Hukuk Bürosu tarafından yapılan ve haber merkezimize gönderilen açıklamada; Hakkı Türkmen’in 72 yaşında ve kalp hastası olduğu belirtilerek, özetle “Hakkı Türkmen, 72 yaşında olup kalp damarları tıkalı olduğundan sağlığına kavuşması için yoğun bir tedaviye ihtiyaç duymaktadır. Hayatını tehdit eden hastalığı doktor raporlarıyla ortadayken kaçması veya saklanması ihtimalinden bahsedilemez.” İfadelerine yer verildi.

Hakkı Türkmen Hakkında yürütülen soruşturma dosyasına ilişkin Yılmaz Çolak Hukuk Bürosundan gönderilen basın açıklaması aynen şöyle;

Hakkı Türkmen Karabük CBS tarafından başlatılan soruşturma işlemleri bağlamında 29.10.2022 tarihinde tutuklanmıştır. Başlatılan soruşturma işlemleri ile alakalı olarak toplanan ve hukuka uygun olmadığı kanaatinde olduğumuz telefon dinleme kayıtları işbu tutuklama kararına gerekçe yapılmıştır.

Karabük halkının da yakından tanıdığı Hakkı Türkmen'e isnat edilen suçun detayları daha önce ilimiz basını tarafından yapılan haberler ile kamuoyu ile paylaşılmıştır. Suçlamanın niteliğine bakıldığında herhangi bir siyasi ve kamu gücü bulunmayan 72 yaşındaki bir şahıs tarafından gerçekleştirebilmesinin mümkün olmadığı tüm kamuoyunun malumudur.

Hakkı Türkmen'in tutuklandığı ilk andan itibaren tüm bu durumlar ifade edilerek tarafımızca tüm yasal yollara başvurulmuş ve müvekkil hakkında toplanan delillerin hukuka aykırı olduğu, suçlamaların asılsız olduğu dolayısıyla tutuklamaya konu yapılamayacağı tüm yasal mercilerle paylaşılmış ancak henüz müspet bir sonuç elde edilememiştir. Aradan geçen 5 ayı aşkın zamana rağmen soruşturma neticesinde dava açılmamış, soruşturma sürüncemede bırakılmış, aşağıda açıklayacağımız sebeplerle bu durum artık müvekkilin hayatını tehdit eder bir hal almıştır.

Soruşturmanın başından itibaren tüm taleplerimiz Karabük CBS ve ilgili hakimlik yahut mahkemeler tarafından matbu gerekçelerle reddedilmiş ve müvekkilin ne sebeple tutuklu kaldığına ilişkin tatmin edici herhangi bir gerekçe yahut açıklama tarafımızla paylaşılmamıştır. Bu süreçte müvekkilin bilgimiz dışında ifadesi alınmış ve yine bilgimiz dışında hastaneye sevki sağlanmıştır. Detaylarından aşağıda bahsedeceğimiz Karabük Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından hazırlanan raporda müvekkilin cezaevi şartlarında hayatta kalmasının mümkün olmadığına dair raporun sonuç kısmında sağlık kurulu heyeti tarafından usule aykırı bir şekilde hukuki değerlendirme yapılmış adeta hukuki bir mütalaa verilmiştir. Aynı zamanda hazırlanan bu rapor, hazırlanma tarihinden itibaren 10 gün boyunca Karabük

CBS ve tarafımızla paylaşılmamış ve bu durumun nedenine dair hiçbir makul bir izahat ilgili kurumca yapılmamıştır.

Tüm bunlarla birlikte müvekkil yukarıda da bahsetmiş olduğumuz üzere 72 yaşında olup ağır tansiyon ve kalp rahatsızlıkları yaşamaktadır. Kendisinin 4 kalp damarı tıkalı olmakla birlikte buna bağlı olarak sürekli olarak kalp krizi geçirme tehlikesi altında bulunmaktadır, işbu durumun tespiti amacıyla tarafımızca yapılan başvurular sonucunda Karabük Eğitim Araştırma Hastanesi tarafından sağlık kurulu raporu tanzim ettirilmiş ve bu raporda alınan kardiyolog görüşü, müvekkilin cezaevi şartlarında yaşamasının mümkün bulunmadığı yönünde olmuştur. Ancak işbu rapor savcılık tarafından yeterli görülmeyerek müvekkil hakkında İstanbul Adli Tıp kurumundan rapor tanzim ettirilme yoluna gidilmiştir. Bunun sonucu olarak müvekkil 2 defa halihazırda bulunduğu Karabük T tipi kapalı Ceza İnfaz

Kurumundan İstanbul iline seyahat etmek mecburiyetinde bırakılmıştır. İlk sevkle ilgili olarak İstanbul ATK müvekkilin sağlık durumu ile alakalı evrakların kurum ile paylaşılmadığı gerekçesiyle müvekkilin 2. Kez sevk edilmesi gerektiğini belirtmiştir. Tekraren belirtmek gerekmektedir ki müvekkil 72 yaşında olup ağır hastalıklar yaşamaktadır dolayısıyla sadece evrak eksikliği sebebiyle kendisi için oldukça uzun ve yorucu bir seyahate 2. Kez mecbur bırakılması müvekkil hakkında yapılması gereken işlemlerin tam olarak yapılmadığını göstermektedir.

Hakkı Türkmen'in tutuklu yargılanması hususuna ilişkin olarak;

Mevzuatımızda asıl olan yargılamanın tutuksuz yapılması iken ancak istisnai bazı durumlarda tutuklu yargılama yapılabileceği düzenlenmiştir.

Şüphelinin tutuklanması için kanunda sayılan tutuklama sebeplerinden en az birinin bulunması gerekmektedir. Tutuklama nedenleri tek tek incelendiğinde;

1. Kaçma şüphesinin uyandıran somut olgular varsa şüpheli veya sanık tutuklanabilir.

Hakkı Türkmen, 72 yaşında olup kalp damarları tıkalı olduğundan sağlığına kavuşması için yoğun bir tedaviye ihtiyaç duymaktadır. Hayatını tehdit eden hastalığı doktor raporlarıyla ortadayken kaçması veya saklanması ihtimalinden bahsedilemez. Dolayısıyla tutuklama gerekçesi, Hakkı Türkmen'in kaçma veya saklanma şüphesi olamaz.

2. Şüphelinin tutuklu olarak yargılanması için diğer bir neden de delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme hususlarında kuvvetli şüphenin varlığıdır.

Hakkı Türkmen hakkında yürütülen soruşturma 26 Nisan 2022 yılında başlamış ve o günden itibaren telefonu aylarca dinlenmiş, onlarca kişinin ifadesine başvurulmuş, müvekkilin evi aranmış, nitekim toplanabilecek delillerin tamamı toplanmıştır. Yaklaşık bir yıldır devam eden soruşturmada toplanmamış tek bir delilin varlığından bahsedilemez. Dolayısıyla Hakkı Türkmen'in delilleri karartma şüphesinden dolayı tutukluluğun devam ettiği gerekçesi kabul edilemez.

Yasalarda tutuklama sebebi olarak sayılan sebeplerden herhangi biri bulunmuyorken, üstelik ağır hastalığı sebebiyle ceza evi koşullarında kalmasının hayati risk oluşturduğu sağlık kurulu raporuyla sabitken Hakkı Türkmen'in 5 aydan daha uzun bir süredir tutuklu bulunmasının sebebini hukuken izah edebilmemiz mümkün görünmemektedir.

Peki 72 yaşında ağır kalp hastası Hakkı Türkmen neden hala tutukludur?

Hukuken izah edemediğimiz tutukluluk halinin kamuoyu tarafından ortaya atılan birtakım iddiaları tekrar değerlendirmek gerektiği kanaatinde olduğumuzdan aşağıda belirtmiş olduğumuz soruların ilgilerce cevaplanması gerektiğini düşünmekteyiz.

1. Hakkı Türkmen hakkında yürütülen soruşturmanın hemen öncesinde yazdığı bir yazı sebebiyle gözaltına alınan gazeteci Şükrü Gökkaya'nın iddialarıyla ilgisi var mıdır?

2. İntikam alma saikiyle hareket eden bir takım siyasi güç odaklarının yönlendirmelerinin bir etkisi var mıdır?

3. Kardiyoloji uzmanları tarafından Hakkı Türkmen’in kalp hastalığı sebebiyle cezaevinde kalamayacağını rapor edilmesine rağmen raporun 10 gün boyunca çıkmamasında, raporun sonuç kısmına hukuki değerlendirme yapılarak R tipi cezaevinde (sağlık yönünden rehabilitasyona ve bakıma muhtaç hastaların kaldığı cezaevi) kalabileceğinin belirtilmesinde ve kısa bir süre sonra yine aynı sağlık kurulu tarafından bakıma muhtaç olmadığına ilişkin rapor düzenlenmesinde siyasi güç odaklarının etkisi olmuş mudur?

Değerli kamuoyunun bilgilerine sunarız.