AK Parti iktidarında önce Merhum Cemalettin Sevim Karabük Valisi olarak atandı.

Cemalettin Bey, daha sonra merkeze alındı ve Can Direkçi Karabük Valisi oldu.

Bu gelişmenin ardından rahmetli yargıya gitti ve “Göreve iade” kararı çıktı.

Karabük, iktidarıyla, muhalefetiyle tek yumruk oldu ve önce Karabük’te bir açıklama yaptı, ardından Ankara’ya taşındı.

Bu eylemlerin özeti şuydu; “Seni istemiyoruz Cemalettin sevim”

O dönemde İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu idi…

Hep beraber şunu dedik; “Biz bu valiyi istemiyoruz, Can Valimizi geri verin”

Daha dün gibi hatırlıyorum; bize, yani Karabük heyetine aynen şunu söyledi; “Ben bu adamı günahım kadar sevmem, hatta geçenlerde Tayyip Beyle Çanakkale’ye bir açılışa gittik, mübarek Ramazan’dı. Dönüşte Necati (Çetinkaya) bana dedi ki; ‘Tekirdağ’da benim devrem var, arayım bize iftar hazırlasın’, ‘Ben o adamın yemeğini yemem’ dedim ve kamyoncularla iftar yaptım. CAN’da aksine pırlanta gibi çocuktur ve benim danışmanlığımı da yapmıştır ama elimden gelen bir şey yok.”

Onun üzerine dönemin Karabük belediye Başkanı Sayın Hüseyin Erer; “Çorum boş, onu Çorum’a verin” dedi.

AKSU, biraz daha sinirlendi ve; “Çorum bir beladan daha yeni kurtuldu, Çorum’un ne günahı var da hep işkence görecek” dedi, en kibar haliyle…

Ardından Sayın Cemalettin Sevim yeniden geldi ve gitti.

Yerine gelen ise Said Vakkas Gözlügöz idi…

O süreçte hep şu konuşuldu;

“Bu iktidar milletvekilleri nasıl adamlar, bunların döneminde bu valiler gelecekse keşke Karabük vekillerini muhalefet çıkartsaydı”

Herkes zannediyordu ki, bir vilayete vali atanırken iktidar milletvekillerine soruyorlar.

Sorulan vilayetler yok mudur peki?

Tabi ki de vardır…

Ama Sayın Mehmet Ali Şahin gibi iktidarın ikinci adamının döneminde bu kente atanan vali, hem geçmişteki valileri, hem de Sayın Şahin’den önceki vekilleri bir kalemde aklamıştır.

Ben şahsen şu cümleleri kurarım; İktidarın 2 numaralı ismi döneminde atanan Vali buysa, geçmişteki vekiller döneminde atanan valiler birer melekmiş, hatta dâhiymiş..!

Peki, şimdi Karabük ne konuşuyor?

Başarılarıyla Türkiye genelinde derece yapan bürokratlar iktidar partisinin bazı yöneticileri tarafından şahsi işleri yapılmadığı gerekçesiyle tehdit ediliyor. Daha fecisi, bu esnada şehrin valisinin oğlu da onlarla birlikte o bürokratların makamına gözdağı olarak gidiyor (Bunlar iddia, Karabük küçük yer, bu olayların kahramanlarının kim ya da kimler olduğunu az-çok herkes biliyor)

Bu kentte konuşulan bir başka konu, bunlar iddia, gazeteci bu iddiaları gündeme getirir ve yanıt arar; Doğruysa, Hakkari’den bir şahıs buraya tayin edilmiş. Yine doğruysa, o şahıs valilik makamının sınırları içerisinde şu haykırışta bulunuyormuş; “Buraya geldim Türk’leri tanıdım, keşke gelmeseydim ve tanımaz olsaydım” Bu iddiada bulunanlar devletin memurları, biz bu konuları gündeme getirir ve ilgililerin konuyu araştırmasını bekleriz, çünkü biz hakim ya da savcı değiliz.

Ayrıca bu konular konuşulmaya başlanınca Karabük Valisinin koltuğa oturduğu ilk dakikalarda yaptığı açıklama aklıma geldi.

Sayın İzzettin Küçük’ü sabah 07:00’da uğurlamıştık. Bir kaç saat sonra göreve başlayınca; “Yoksa Cildikısık Tüneli’nde İzzettin Beyin ayrılışını mı bekliyordu?” demiştik, kendi kendimize.

Çünkü kararnamenin ardından defalarca makamı aradığını, “Halen gitmedi mi, ne zaman gidiyor?” filan diye sorular sorduğunu biliyorduk.

Peki, o ilk dakikalardaki açıklamaları neydi?

Daha “Merhaba” demeden şu cümleyi kullandı;

“Arkadaşlar, Karabük’teki israfı önleyeceğiz”

Çok güzel, peki ilk açıklamaları bu olan valinin ilk icraatları ne oldu?

İnsanlığı, şahsiyeti, karakteri ve hanımefendiliği ile gerçek bir Osmanlı Hanımefendisi olan Sayın Ayşe Küçük’ü her zaman bir ana, abla olarak görmüşümdür. O, bir vali eşi olduğu için değil, gerçek bir Hanımefendi olduğu için bu sıfata layık görülmüştür ve bu çizgisinden hiç bir zaman taviz vermemiştir. Safranbolu Kaymakamı İzzettin Küçük’ün eşi neyse, Karabük Valisi İzzettin Küçük’ün eşi de odur, hatta daha mütevazıdır.

Buradan konumuza geleceğim;

Ey Vali;

Sen diyorsun ki; “Karabük’te israfı önleyeceğim”

Yani bunun Türkçesi şu;

“Benden önceki vali çok müsrif bir adamdı”

Bakın Sayın Vali;

Senden önceki Vali, yıllarca Ovacık Belediye Başkanıyla aynı modeldeki makam aracına bindi.

Ey Vali;

Senden önceki valinin eşi yerli sayılacak bir markanın eski model bir aracına biniyordu, sen geldin, Organize Sanayi Bölgesi’nin makam aracını önce satın aldın, fırst lady’ye tahsis ettin, onu beğenmedi, o araç getir-götür işlerinde kullanılmaya başlandı ve fırst lady! Sizden önceki valinin, yani Müsrif! valinin sivil araç olarak kullandığı aracı kullanmaya başladı.

Şimdi hanginiz daha Müsrif Sayın Vali?

Ayrıca şunu da söyleyeyim;

Karabük ne konuşuyor biliyor musunuz?

Sayın Valinin ortopedik bir özrü mü var da koltuklarda böyle oturuyor?

Sayın Karabük Valisi Boyun Fıtığı mı oldu da, Sayın Cumhurbaşkanımızın huzurunda bile gömleğinin düğmesini bağlamıyor?

Ha sahi, aklıma gelmişken;

Sayın Cumhurbaşkanımız diyor ki;

“Beni temsil edenler 24 saat halkın içinde olacak”

Sayın Vali;

Cenazede yoksunuz, düğünde yoksunuz

Karabükspor küme düşüyor ortada yoksunuz, Milli Eğitim Binası yarıda kaldı bir tepki vermiyorsunuz?

Merakımdan soruyorum siz nerede varsınız..?