Kendi okullarında milletin manevi değerlerini, mukaddeslerini, Allah'ı, Peygamberi sermaye yapmak suretiyle, beyinlerini yıkayarak yetiştirdiği çocukları, çaldıkları sınav sorularıyla devlet içinde belirli yerlere getirip, yine devlet içinde ayrı bir paralel güç oluşturmaya çalışan Fetullah Gülen cemaatinden çok çekti bu millet.

Yıllarca Gülen Cemaatinden olmayanlar ezildi, hak ettikleri yerlere getirilmedi.

"Cemaattensen bizdensin" dendi

"Değilsen canın cehenneme" dendi

2000 ile 2015 yılları arasında artık adeta devlet içinde devlet olmaya başlamışlardı.

En küçük il müdürlüğünden, en üst genel müdürlüğe, daire başkanlığına, bakan müşavirliğine, müsteşarlığına, eğitimden, yargıya, emniyet güçlerinden, orduya kadar hep cemaatin içinden insanlar atandı.

“Hamili kart bizim cemaatten” yazılı referanslarla, 200 sayfalık bir romanın özetini çıkarmayacak durumda olanlar jet hızıyla üniversitelere akademisyen yapıldı.

Liyakat, adalet, hakkaniyet neydi ki "kainat imamına" tabi oldunuz mu, bütün kapılar açıktı size bu dünyada.

Tabi diğer tarafta da cennet ve huriler!

Devletin tüm imkanlarını ortak kinleri adına bunların ayakları altına serenlerden aldıkları cesaretle o kadar ama o kadar ileri gittiler ki,

Kendilerini Türkiye Cumhuriyeti Devletinden daha da üstün görmeye başladılar.

Sonunda sabır taşı çatladı.

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan “Yeter artık dedi.”

“Öylemi” dediler ve ona da savaş açtılar.

Öyle kumpaslar, öyle düzmece senaryolar koydular ki halkın önüne

Ama Allah ondan bu millet adına razı olsun,

Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan pes etmedi

Sonuna kadar mücadele etti.

Baktılar olmayacak

15 Temmuz 2016’da ihtilal girişiminde bulundular.

Önüne gelen herkesin canına kast ettiler.

Onlarca vatandaşımızı katlettiler.

Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın peşine düştüler

Onu öldürmek istediler.

Ama başarılı olamadılar.

Bu asil millet onlara “dur” dedi ve durdurdu.

Bunları niye yazdık?

Hafıza tazelemek için.

Bir millet tarihini unutursa, geçmiş tarihte yaşananlar tekerrür eder.

Şimdi FETÖ olarak anılan bu Allah’ın belaları, bir zamanların paralel devlet yapısının, bu millette açtığı yaraların izleri hala taze.

Karabük’ün devlet büyüğü, siyaset ve devlet adamı Sayın Mehmet Ali Şahin’in geçtiğimiz birkaç yıl önce söylediği bir söz vardı;

“Cami cemaatinden başka cemaat tanımıyorum. Sizde tanımayın” diye.

Ve gerçekten öyle olmalı.

Ama birileri 15 Temmuz 2016 ihtilal girişiminden ders almamış ki…

Bazı tarikatlar, bazı cemaatler, bazı sendikalar, bazı dernekler ve yine bazı vakıflar, devlet iradesinin karşısında bir irade sergilemeye çalışıyor.

Nereye bir il müdürü atanacak

Kendileri belirlemeye çalışıyor.

Siyasi iradeye baskı yapıyorlar.

“Siyasi iradenin değil, bizim istediğimiz kişi gelecek” baskısını sürdürüyorlar.

Dün Gülen cemaati, bugün bir başka cemaat, dernek, sendika veya vakıf

Ne fark eder.

Aynı Fettullahcılar gibi içimizde yuvalanmaya başladılar.

Devletin mevki makamını pay etme, terfi, tayin dizayn etme, memuriyete adam alma, stajyer memurların stajyerliğini kaldırma işlerini 15 Temmuz’dan önce maklube sofralarında FETÖCÜ abileri ile ortak yapanlar, 15 Temmuz’dan sonrada çok mahir oldukları kıvırtma becerileri ile şimdi sendikacı, dernekçi, vakıfçı, hancı, yolcu kamuflajına büründüler.

“Artık ortağa da ihtiyacımız yok, meydan bizimdir.” Diyen, cahil cesaretiyle kendilerini ülkeyi idare eden siyasi erkin, yerel temsilcilerinin bile üstünde görmeye başladılar.

“Bizden olmayanın canı cehenneme” demeye başladılar.

İnsanlardan tek istedikleri var; “Bize hizmet edeceksiniz, bizim sendikada, bizim dernekte, bizim cemaatte olacaksınız!”

Her yeri, her şeyi dizayn etmeye çalışıyorlar aynı FETÖ'cüler gibi ve onların taktikleri ile hem de dünü hiç akıllarına getirmeden.

Siyasi iktidarın kendilerini desteklediğini, kendilerinden başka sivil toplum örgütünü, muhatap alınmayacağını, kendileri olmazsa siyasi iktidarında gideceği yalanını fısıltı gazetesi ile ülke genelinde yayarak, siyasi iradeyi, valileri, daire amirlerini ve karar makamlarını baskı altında tutmaya çalışıyorlar.

Sanırsınız ki her şey bunlar, devlet neymiş!

Kendilerini dinlemeyen il başkanlarını Ankara’ya gidip gelip şikayet ede ede başını yiyorlar.

Kendilerini dinlemeyen valiyi, bürokratı yine Ankara’ya gidip gelip şikayet ede ede gönderiyorlar.

Devlet iradesinin üzerinde yine bir paralel irade sergilemeye çalışıyorlar.

Dün FETÖ’nün değirmenine su taşıyan kriptolar, bugün başka yerlerde kamufle olup, yuvalanıyorlar.

Kendileri Müslüman

Kendilerinden olmayan Müslüman değil.

Böyle hastalıklı, sapkın ve sapık beyinlere sahipler.

Adam tutmuş bize “Allah'ın selamını hak etmiyorsun”

“Biz Müslümanlara Ramazan ayında gayrimüslimler bile hoş görü ile yaklaşır, sen değil Müslüman, gayrimüslim bile değilsin” diyebilecek kadar hastalıklı zihniyet sahibi bunlar.

Kimin Müslüman, kimin Müslüman olmadığına karar verecek kadar sapıtmışlar.

Allah'ın selamının kimin hak edip etmediğine, Allah adına karar verecek kadar gözleri kararmış.

İki yıl içinde il müdürlüğü makamını beğenmeyip, dört kere mobilyaları ile birlikte değiştiren ve bu milletin vergisini böyle çarçur eden, asıl Allah’tan korkmayanlar, bize Allah korkusunu hatırlatmaya çalışıyorlar.

Ve şimdi sosyal medyalardan çıkıp Müslümanlık dersi veriyorlar.

Bir vakıf temsilcisinin sosyal medyada yazdığı yazının altına birileri çıkmış yorum yapıyor.

“Bunlar Allah’tan korkmaz, utanmazlar” diye.

Yazana bakıyorsun, yıllar önce yöneticiliğini yaptığı çocuk esirgeme kurumunda tecavüze uğrayan 9 yaşında zihinsel engelli bir çocuğun olayını ört bas etmekten ceza almış.

Bu sapık zihniyetlilere, sapık zihniyetliler sahip çıkıyor.

Ve şimdi her yerde devlet iradesinin üzerinde güçlerini sergilemeye, kendilerinden olmayanları silmeye, saflarına insanları menfaat ilişkisinde katmaya, korku imparatorluğu oluşturmaya çalışıyorlar.

Allah aşkına soruyoruz

Bunların Fetullah Gülen cemaatinden ne farkı var.

"Karabük basınına 50 lira ver istediğini yazdır" diyen maklube sofrası artıkları.

Bir zamanlar yapılan Türkçe Olimpiyatlarının baş köşe sığıntıları!

Bir bitmediniz, bir tükenmediniz bu devletin içinde.

Bunlara devlet iradesini uygulayan, siyasi iradenin temsilcileri de zaman zaman boyun eğer olmuş.

Bunlara boyun eğen, il başkanı, milletvekilleri de bu millet tarafından elbet sorgulanır.

Bakanın birisine, bir başka ilin iktidar partisinin il başkanı “Bazı sendikalar, cemaatler, vakıflar ve dernekler atamalarda bize baskılar yapıyorlar ve her zaman onların istediği oluyor” dediğinde

O Bakan ne diyor biliyor musunuz?

“Duygularıma tercüman oldun”

Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, FETÖ paralel yapılanması ile canı pahasına nasıl mücadele ettiyse, yeni oluşmaya çalışan bu paralel yapılanmalar ile de mücadele kaçınılmaz.

Devlet kadife eldiven içindeki demir yumruğunu göstererek, çok yakında bunlarında ipliğini pazara çıkaracaktır.

Devlet iradesi üzerine irade tanımıyoruz.