Küresel Çevre Fonu’ndan (GEF) sağlanan büyük ölçekli proje desteği ile Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve Birleşmiş Milletler Sınai Kalkınma Teşkilatı (UNIDO) işbirliğinde gerçekleştirilen “KOK Stoklarının Ortadan Kaldırılması ve KOK Salımlarının Azaltılması” projesi kapsamında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından Safranbolu’da Eğitim Semireni düzenlendi.
"Sanayi yatırımlarının hiç şüphesiz istenmeden de olsa çevreye ve insan sağlığına verdikleri birçok sıkıntı var"
"Türkiye'de Endüstride Üretimde İstenmeden Ortaya Çıkan KOK Salımlarına İlişkin Eğitim" toplantısının açılışında konuşan Vali Mehmet Aktaş, zaman içerisinde belli oranda sanayi tesislerinin olumsuz etkilerine maruz kalmış bir şehir olan Karabük’te bu programın yapılmasının çok anlamlı olduğunu söyledi.
Devlete ve topluma düşen görev, bu sanayi yatırımlarının insan sağlığına ve çevreye verdiği zararı imkânlar ölçüsünde en aza, minimuma düşürmektir, bunun için kaynak ve emek ayırmaktır.
Üç gün sürecek olan bu toplantı her yönüyle verimli olur ve Karabük’ümüze de katkısı olur. Bu projenin paydaşı olduğu için KARDEMİR yönetimine teşekkür ediyorum. Hepimizin bildiği gibi KARDEMİR yönetimi son yıllarda bu zararlı baca salınımlarının engellenmesine yönelik çok ciddi çevre yatırımları yaptılar ve yapmaya devam ediyorlar. Gönüllü olarak bu projenin paydaşı olmayı ve uygulamayı kabul etmesi bu yönüyle de çok değerlidir ve çok anlamlıdır.”dedi.
"Yeterli ölçüde kontrol altında tutulmadıkça, kimyasalların insan sağlığı ve çevre için risk oluşturduğu kaçınılmazdır"
Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı Mehmet Ceylan, uluslararası sözleşmelere imza atıldığını, bu sözleşmelere atılan imzalara riayet etme adına bu projeleri yürüttüklerini söyledi. Proje kapsamında Türkiye genelinde 5 kuruluşla işbirliği yaptıklarını kaydeden Ceylan, "Ülkemizde ve dünyada sanayi üretiminin sanayi gelişimine paralel olarak tabi ki, insanın sağlığını ve çevreyi de etkileyen, tehdit eden yan etkiler ortaya çıkmaktadır.
Bunlardan bir tanesini de kimyasallar oluşturmaktadır. 'Kalıcı Organik Kirleticiler' diye tabir ettiğimiz bu kimyasallar maalesef kalıcı bir özellik arz etmekte ve bu kalıcı özelliği dolayısıyla da gerek solunum yoluyla, gerekse de deri enjeksiyonu yoluyla insan sağlığını çok büyük risk altına sokmakta, çeşitli hastalıklara sebep olmaktadır.
Dünya genelinde çok geniş bir alana sahip olan kimyasallar, başta tarım, sanayi, inşaat ve hatta hizmet sektörlerinin vazgeçilmez ham maddesi olduğunu vurgulayan Ceylan, şunları söyledi: "Dünya Kimya Sanayisi bile ürettiği kimyasalın yüzde 26'sını kendisi için kullanmaktadır. Yani kimya sanayisinde bile kimya sanayinin üretmiş olduğu kimyasalların bu sektörde yüzde 26'lık bir payı var. 1970'li yılların başından bugüne dünyadaki tehlikeli kimyasal üretimi dikkat çekici bir biçimde maalesef artmış bulunmaktadır.
Dünyadaki teknolojik ilerlemelere paralel olarak kimyasalların sanayide giderek daha yaygın biçimde kullanılması hiç şüphesiz ki insan hayatını belirli ölçüde kolaylaştırmaktadır. Ancak yeterli ölçüde kontrol altında tutulmadıkça bu kimyasallar, kimyasalların insan sağlığı ve çevre için risk oluşturduğu da kaçınılmaz bir gerçektir.
Bu tür kimyasallar suyu, havayı ve toprağı kirletebilir, bu ortamlarda yaşayan canlıları yok edebilir ve dolayısıyla insan sağlığını olumsuz yönde etkileyebilir. Bazıları ise çevrede uzun süre kalıcıdır ve besin zinciri içerisinde birikmektedirler."
Ceylan ayrıca, Birleşmiş Milletler Çevre Programı tarafından hazırlanan ve kalıcı özellik göstermeleri sebebiyle insan sağlığı ve çevreyi olumsuz etkileyen kimyasalların kullanılmasına yasaklama ve sınırlama getiren Kalıcı Organik Kirleticilere ilişkin Stockholm Sözleşmesi'nin 2004 yılında yürürlüğe girdiğini hatırlattı.