Üniversitemiz Çevre ve Sağlık Kulübü, İşletme Kulübü ve Sosyal Sorumluluk ve Dayanışma Kulübünün ortaklaşa organize etmiş olduğu ‘Karabük Üniversitesi Sosyal Gelişim Zirvesi’ 7. ve son etkinliği olan, Tarihçi-Yazar Talha Uğurluel’ in katılımlarıyla ‘İstanbul’un Fethi ve Fatih’ adlı söyleşisi gerçekleştirildi.


 

1-(3)Prof. Dr. Bektaş Açıkgöz Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen söyleşiye Rektörümüz Prof. Dr. Burhanettin Uysal, Dekanlarımız, Müdürlerimiz, Üniversitemiz Akademik ve İdari Personeli ile çok sayıda öğrencimiz katıldı.

Çevre ve Sağlık Kulübü, İşletme Kulübü ve Sosyal Sorumluluk ve Dayanışma Kulübü’nün düzenlemiş olduğu Karabük Üniversitesi Sosyal Gelişim Zirvesi’nin son etkinliğinde Kulüp Başkanları teşekkür konuşmalarında;

İşletme Kulübü Başkanı M. Enes Sayın; “Bizler, geçen senelere nazaran daha büyük değerler ortaya koymak için üç kulüp birleştik ve Sosyal Gelişim Zirvesi programını yapmaya karar verdik. Bu programı gerçekleştirirken bizlere katkı sağlayan başta Rektörümüz Prof. Dr. Burhanettin Uysal ve Karabük Üniversitesi çalışanları ve katılım sağlayan herkese çok teşekkür ederiz.” dedi.
Sosyal Sorumluluk ve Dayanışma Kulübü Başkanı Recep Tornak; “Bu bir ekip çalışmasıdır. Bu ekibe katkı sağlayan herkese teşekkür ediyorum. ”dedi.

Çevre ve Sağlık Kulübü Başkanı Kadir Bölük ; “Sosyal Gelişim Zirvesi Ekibimize katkı sağlayan herkese teşekkür ederim.” Dedi.

Yoğun katılımın olduğu programda ilk olarak Tarihçi-Yazar Sayın Talha Uğurluel’in öz geçmişleri okundu. Sayın Uğurluel söyleşisine başlamadan önce : “Karabük’ten sürekli geçmekteyim. Bu nedenle üniversitenin de gelişimini takip etme fırsatım oldu. Önceleri Karabük Safranbolu adıyla tanınırken artık Üniversite Karabük’ün tanınırlığını artırdı. Rektör hocam çok güzel bir sürpriz yaptı. Benimde artık burada bir dikili ağacım var ve gerçekten bu sürpriz beni çok mutlu etti. Bence Karabük Üniversitesi bu değişim ve gelişimi ile iz bırakmakta ve bıraktırmaktadır.” dedi.

Sunum eşliğinde yaptığı ‘İstanbul’un Fethi ve Fatih’ söyleşisinde Tarihçi-Yazar Talha Uğurluel; “Bugüne kadar Fatih ve Fetih birçok şekilde anlatıldı bugün gerçekleriyle Fatih ve Fetih’i anlatacağım. İstanbul’u birçok padişah ve devletler kuşatmaya çalışmıştır fakat Fatih Sultan Mehmet Han’a nasip olmuştur. Dünyada İstanbul’un ismi kadar çok ismi olan bir şehir yoktur buda bence İstanbul’un bir o kadar zengin olduğunun göstergesidir. İstanbul birçok insanın hatta 70-80 yıldır İstanbul'da yaşayan bazılarının bile bilmediği, birçok insan da Haliç'i Boğaz'la karıştırabilmektedir. Gerçek ve tarihi İstanbul’un üç tarafı sularla çevriliydi, bir tarafında Marmara suları, diğer tarafında derin ve geniş bir hendek Haliç vardı, ağzı bir zincirle kapatıldığında yeryüzünün en aşılmaz engellerinden biri oluyordu ve kuşatılabilecek bir tek yer vardı: Yedikule, Edirnekapı arası. Bundan dolayı İstanbul alınamıyordu bir türlü. Bir insanı büyük yapan sadece yaptıkları değil aynı zamanda yapmayı hayal ettikleridir der bir düşünür. İşte Fatih Sultan Mehmet’in tarifi. O öyle bir şahsiyettir ki hem yaptıkları çok büyüktür hem de yapmayı arzu ettikleri. Avrupa’yı iki parmağı arasında oynatan, aslında beylikten yeni yeni devlet olan Osmanlı’yı İmparatorluk seviyesine çıkaran ve nice gaileyi kahve içme rahatlığında çözebilen bir insandır Fatih Sultan Mehmet. Bunda hem çevresinin, hem yetiştirilme tarzı ve ortamlarının hem de zekâsının büyük payı vardır. İstanbul’u öyle hassas bir ortamda fethedebilmek gerçekten kolay bir iş değildir. Aynı zamanda tam dibinde Trabzon Rum İmparatorluğu, yanında Akkoyunlu Sultanlığı, Memluküler ve seni yok etmek için nice planlar yapan haşin bir Avrupa. İşte tüm bu sıkıntıların üstesinden gelebilen kişi Fatih Sultan Mehmet’tir. O aynı zamanda tam bir eğitim insanıdır. Avrupa’nın nice kont ve düküne ait çocukları bir bir İstanbul’a getirtmiş ve Enderun’da itina ile okutmuştur. Asıl fetih şehri değil içerisindeki insanları fethetmektir. Bugünün gençleri o günün insanlarını görebilsin diye surların kapısına defnedilmişlerdir. Fatih Sultan Mehmet Ayasofya’yı camiye çeviriyor ama içindeki ikonlara dokunulmamıştır. Ayasofya’nın dışında günümüzde de hala haclar duruyor. Tarihi anlamamız için minyatürleri anlamamız gerekir. Fatih Sultan Mehmet’in 38 seferi vardır ve çok insan yetiştirmiştir. Dünya’da eşine az rastlanır bir liderdir. Fatih ve O’nun büyüklüğünü anlatmaya satırlar yetmez. Ne Fatih Sultan Mehmet’in ne de Yavuz Sultan Selim’in son seferlerini nereye yaptıkları bilinmez. Fatih Sultan Mehmet son seferinde Sarayburnu’ndan gemiye biner ve rahatsızlanır. Ölüm sebebi de hastalıktır.” Dedi ve Tarihçi-Yazar Talha Uğurluel konuşmasını; “Sizler, bu bakışlarınızla O’nun yarım bıraktıklarını tamamlayacağız der gibi bakıyorsunuz.” Diyerek söyleşisini sonlandırdı.

 

6Söyleşinin sonunda Rektörümüz Prof. Dr. Burhanettin Uysal güzel anlatımları için Talha Uğurluel’e teşekkür ederek, günün anısına kendilerine Teşekkür Belgelerini ve hediyelerini takdim etti.

Söyleşinin ardından Tarihçi-Yazar Talha Uğurluel izleyicilerin kitaplarını imzaladı.

 

Editör: Haber Merkezi