KARABÜK’ÜN YENİ KALEMİ

Bir annenin kalbi, bir gazetecinin kalemine dönüştü. Karabük’ün yeni kalemi, sevgisiyle, sabrıyla ve emeğiyle köşe yazılarında vatandaşın sesi oldu.

Abone Ol

Bir kız çocuğuna sahip olmak, insana dünyayı yeniden öğreten inanılması güç bir mucizedir.

Kız çocukları, sadece evin değil, kalbin de ışığıdır. Bir gülüşleriyle yorgunluğu unutturur, bir sözüyle kalpteki en sert taşı bile yumuşatır. Küçük bir saç tokasının ardında, sevgiyle bezelenmiş, geleceğin aydınlığına yoğrulmuş bir zarafet saklıdır.

Onlar, babalarına sabırlı olmayı, sakinleşmeyi annelerine ise yeniden çocuk olmayı öğretirler.

Bir kız çocuğunun büyüyüşünü izlemek, bir hikâyenin kelime kelime, cümle cümle, satır satır, sayfa sayfa yazılışına tanık olmaktır.

Minik adımlarla başlayan o yolculuk, zamanla bir kadının ayakta durma gücüne, mücadele azmine ve dünyayı değiştirme cesaretine dönüşür. Belki bu yüzden, bir kız evladın hayata kattığı anlam hiçbir şeyle ölçülmez.

Ölçülemez.

Benzeşemez...

Belki de onun için kız babalarına "sen zenginsin" denir, gıptayla bakılarak...

Kız çocukları hem sevginin hem de geleceğin en somut halidir. Onlar büyüdükçe, insan da olgunlaşır. Durulmaya direnenler olsa bile...

İşte bu duygularla söylüyorum:
Kız çocuklarının yetiştiği yerlerde kalemler daha güçlü, yürekler daha vicdanlıdır.

Ve bugün kız çocuğu yetiştiren ve o kız çocuğunun babasına, dedesine sakinleşmeyi öğreten, annesine çocukluğunu tekrar yaşatan evladın sahibi olan bir anne daha Karabük için "güçlü kalem" olarak Karabük’te filiz vermeye başladı.

★★★

Karabük’te internet haberciliği çoğu zaman sadece bir meslek değil; amasız bir mücadeledir.

Haberi en kısa zamanda ziyaretçilere ulaştırmak, onları haberdar etmek, haberin okunma sayısını artırmak, bu sayede arama motorlarının en tepesine yerleşmek, günün hit anahtar kelimelerini takip etmek, gelişen haberleri ona göre düzenlemek…
Ve benzerleri;
Bunların hepsi, işin en yorucu taraflarıdır.

Bu şehirde, büyük şehirlerde olduğu gibi haberin peşine düşmek, bazen bir yağmurun ortasında mikrofon tutmak, bazen de bir annenin iç çekişini haberleştirmek, acıları ve sevinçleri canlı canlı paylaşmak pek olmuyor.
Ama küçük bir şehirde, mücadelenin içinde yıllardır sessizce, büyük bir özveriyle çalışan; adı bilinse de emeği çoğu kez fark edilmeyen basın emekçileri var.

Onlar, haberin önüne geçip kendini öne çıkarmak için değil; haberi tarafsızca sunmak için çaba sarf edenlerdir.
Onlar basın camiasının gerçek emekçileridir.

Ve zamanı geldiğinde, sadece habercilikle kalmayıp; gördüklerini, vatandaşın yaşadıklarını, halkın problemlerini kendi yorumlarını da katarak kaleme alırlar.
Yani yazarlığa soyunurlar.

Bugün bir anne, anne olmanın verdiği sorumluluk ve duygularla bu adımı attı:
Köşe yazarlığına başladı...

Karabük Net Haber’in sorumluluklarını omuzlayan, her koşulda “önce halk bilsin” diyerek haberin peşinden koşup takip eden Özenay kardeşimiz köşe yazarlığına ilk adımlarını attı geçtiğimiz günlerde.

Bu, sadece onun için değil, Karabük için de önemli bir dönüm noktası.

Çünkü haberin içinde yoğrulmuş bir yüreğin, düşüncelerini satırlara dökmesi, bu şehrin sesi için yeni bir nefes, yeni bir umut, yeni bir yaşam tarzı, yeni bir yaşanabilesi Karabük demek.

"Kundakta bebeğini bırakıp görevinin başına koşan bir annenin haberciliği kolay değildir."

Sırf bu cümle bile, onun ne kadar sorumluluk bilinciyle çalıştığını anlatmaya yeter.

Özenay kardeşimiz, haberi sadece yazmakla kalmadı; yaşadı, hissetti, şehrin sokaklarına, insanına, emeğine dokundu.
Şimdi o birikim, bir köşe yazısına dönüşüyor.

★★★

Onun ilk yazısını okuduğumda gözlerim doldu.

Belki şaşıracaksınız ama bir çırpıda okudum, sonra bir daha, bir daha okudum. Her kelimesinde hem bir anne hassasiyeti hem de bir gazeteci duyarlılığı vardı.

Sadece bir yazarın değil, bir şehrin iç sesi gibiydi.

Çünkü Özenay kardeşimiz, ilk yazısında Karabük insanının çilesini kaleme aldı. Trafikten hayatın çilesine, umuttan siteme kadar her kelimesinde bu toprakların nabzı, bu toprağın ortak beklentisi; umudu vardı.

O yazı, bir şikâyet, bir isyan değil, vatandaşın çilesine çözüm arayan; çözüme zorlayan bir çağrıydı.

Bir şehrin yükünü omuzlamış bir kadının kalbinden sökülüp okuyucuların zihnine dökülen içten satırlardı.

★★★

Bir şehirde ne kadar çok “halkının menfaatini savunan” yazar varsa, o şehir o kadar güçlüdür. Çünkü köşe yazarlığı, sadece fikir beyan etmek değil; topluma ayna tutmak, hatayı göstermek, doğruya cesaret vermektir.

Özenay kardeşimiz de tam olarak bunu yaptı ve inanıyorum ki ileride yayınlayacağı yazılarında da bunu yapacak.

Kimi zaman eleştirecek, kimi zaman umut verecek, ama her satırında “ben bu şehrin bir parçasıyım, gazeteciliğimin verdiği emrivaki sorumluluğunun farkındayım” diyecek.

İşte bu duygular, bir yazıyı köşe yazısı yapan şeydir.

Ve Özenay bunu yaptı.

İçinde olan yeteneği, başarıyı dışarı kusup satırlarına yansıttı...

★★★

Karabük’ün yeni bir kalemi daha var.

Duyarlı, çalışkan, yürekli bir kadın kalem…

En önemlisi;

Anne kalem...

Onun yazıları sadece Karabük Net Haber’in değil, Karabük’ün vicdanına da ses olacak.

Hayırlı olsun Karabük,

Bir yazar daha kazandın…

Anne yüreğine sahip bir vicdan daha kazandın…

Ve İnanıyorum ki bugün kız annesi olan O kız çocuğu yazılarıyla Karabük'ün Asena'sı, Tomris'i olacak.

Belki de babasının pabucunu dama atacak.

Kim bilir...