Güncel

KARABÜK'ÜN ADI..!

Mehmet Çetinkaya yazdı "Karabük'ün Adı...!"

Abone Ol

Başlığı görünce, Karabük’ün tarihi ya da adının nereden geldiği yolunda bir çağrışım yapabilir. Ama, bizim konumuz “KARABÜK’ÜN ADI ÇIKMASIN” diyenler ile ilgili olacak.

Karabük ya da ilçelerinin birinde bir olay oluyor. Olayı haber yapıyoruz, hemen birileri başlıyorlar, bunu neden haber yaptınız “Karabük’ün adı çıkıyor…!”

Birkaç somut örnek vermek gerekirse, Afrika kıtasının Gabon ülkesinden henüz 17 yaşındaki bir öğrenci kız ülkemize ve Karabük’ümüze geliyor. Henüz 18 yaşına bile gelmemiş, çocuk sayılacak çağda bir genç kız. Afrikalı kız öğrencileri pazarlayan çetenin eline düşüyor. Ölümünden sonra bakire olduğu belirlenen, Dina isimli genç kız bir şekilde para karşılığında “ilk ilişki” olarak pazarlanıyor. Annesine Karabük’ten aldığı bir telefonu göndermeye kalkınca, Gabon’daki anne “kızım sen bu parayı nereden buldun” diye sorunca, kız safça anlatıyor. Anne, kızına “yapma kızım günah” deyince, olanlar oluyor. 100. Yıl Mahallesi’nde bir apartmanın ikinci katından çıplak ayakla atlayıp kaçıyor. Bir otomobil kızı alıyor, Karabük Valiliği’nin tam önünde Gabonlu kız otomobilden iniyor. Valilik tarafına gitse hiçbir şey olmayacak, ama Dina Araç Çayı tarafına gidiyor. Bir gün sonra da Birkaç km. aşağıda Melise yakınlarında cesedini bir tren makinisti görüyor. Dina’nın bulunan cesedini haber yapıyoruz. Dönemin Valisi başta olmak üzere, dönemin Rektörü ilgilisi, ilgisizi hemen başlıyorlar “Bunu neden haber yaptınız, Karabük’ün adını çıkarıyorsunuz..!” Henüz 17 yaşında, ülkemize emanet edilmiş ve Cumhuriyet Kenti Karabük’ün misafiri Gabonlu bir çocuğa sahip çıkamadık demiyorlar, bize neden haber yaptınız diye kızıyorlar.

Afrika’nın çeşitli ülkelerinden Karabük Üniversitemize gelen kızlar, üniversitemizin yakınlarındaki bazı yerlerde alenen pazarlanıyor, hatta kızların pazarlandığı kiralık evler için “GÜNLÜK, SAATLİK SUİT DAİRELER” diye ilanlar veriliyor. Dikkat edin lütfen, “SAATLİK” daire… Tepki gösteriyoruz, ülke genelinde dikkat çekiyor, birçoğu Afrika ülkelerinden gelen fuhuş çeteleri ülkeden deport ediliyor, def olup gidiyorlar. Karabük’teki işbirlikçileri zor durumda kalıyorlar, saatlik fuhuş daireleri denetim altına alınıyor ve Karabük’te artık SAATLİK DAİRE diye bir kavram gündemden çıkıyor. Aynı kesimler hemen başlıyorlar, “Karabük’ün adını kötüye çıkarıyorsun..!”

Geçtiğimiz günlerde, Diyarbakır Dicle Üniversitesi’nde bir genç öğrenci kız intihar etti duymuşsunuzdur. Kız intihar etmeden önce bir mektup bırakıyor ve intiharına okuldaki Araştırma görevlisinin neden olduğunu belirtiyor. Araştırma görevlisi, apar topar okuldan def ediliyor. Aynı durum, Karabük Üniversitesi Turizm Fakültesi’nde yaşanıyor. Okul içinden vicdan sahibi kişiler bize ulaşıp, “olayın üzerini kapatacaklar, lütfen gündeme getirin” diye adeta yalvarıyorlar. Haber yapsak, anında aynı koro yeniden başlayacak “KARABÜK’ÜN ADINI ÇIKARIYOR” diye. Turizm Fakültesi’ndeki Araştırma Görevlisi dosyasının içeriğinde, genç öğrenci kıza attığı mesajların tehdit ve cinsel içerikli olduğunu ısrarla belirtiyorlar. Bizim o dosyaya ulaşma şansımız olmadığı için konuyu Üniversitenin rektörüne Hacca giderken, hem Allah kabul etsin dileklerimizi iletiyor, hem de bu olayın kapatılmaması ricasında bulunuyoruz. İlimizin diğer ilgililerine de bizzat olayı Araştırma görevlisinin ve kız öğrencinin adları ile bize gelen ihbarı iletiyoruz. Sonra öğreniyoruz ki, kız öğrenci şikayetten vaz geçmiş, vaz geçirilmiş, ya da vaz geçmek zorunda kalmış. O dosya orada duruyor. Dosyanın içeriğini görenler var. Araştırma görevlisinin kıza tehdit mesajlarından hatta, oram buram şişti gel indir şeklinde iğrenç mesajlarından söz ediliyor. Biz bu iğrençlikleri haber yapınca, KARABÜK’ÜN ADI ÇIKIYOR.

Çankırı Üniversitesi Rektörü’nün döner sermaye ve çeşitli kalemlerden ayda 1 milyon TL. dolayında gelir elde ettiği yönünde, Çankırı yerel basınında haberler çıkıyor. Karabük Üniversitesi içinden de, “Bizim Rektörde döner sermayeden maaşından fazla gelirler sağlıyor” şeklinde ihbarlar ve bilgiler geliyor. Konu yerel ve ulusal basında yer alınca, aynı kora yeniden başlıyor “KARABÜK’ÜN ADINI ÇIKARIYORSUNUZ..!” Halbu ki, söz konusu kişinin Rektör olduktan sonra hayatındaki değişiklikleri yaklaşık iki yıldır yakından izliyor ve gözlemliyoruz. Beyefendi kendisi Hacca gidip, üniversitenin Hukuk birimi açıklama yapıyor ama Rektörün aylık kazancı şu kadardır diyemiyor. Ankara’daki evi şu şekilde aldı, Safranbolu’daki villasının önünde Kdz. Ereğli’den bir bayiden alındığı plakasından belli olan iki adet otomobil bu şekilde alındı denmiyor. Rektör dediğimiz kişi bir kamu görevlisidir. Gazeteci de kamu görevi yapar ve kamu adına bunları sorar. Gazeteci bunları sorunca, KARABÜK’ÜN ADI NEDEN ÇIKIYOR onu anlamak mümkün değil.

Hele hele, Karabük’te birkaç yıl kalıp belki de ömürleri boyunca bir daha Karabük ile ilgileri olmayacak bazı kişilerin “KARABÜK’ÜN ADINI ÇIKARIYORSUNUZ” sözlerine hasta olmamak mümkün değil. Kardeşim, Karabük bizim doğduğumuz, büyüdüğümüz, 40 yılı aşkın bir süreden bu yana emek verdiğimiz bir şehir. Biz bu şehrin adını neden çıkaralım, Karabük’e neden düşman olalım? Aslında, biz bu şehrin düşmanları ile amansız bir mücadele içindeyiz. Kim ki, bize KARABÜK DÜŞMANI diyorsa bilinsin ki, ya menfaat guruplarının uşaklığını yapıyordur, ya da menfaati bozulmuştur. Basın sektörümüzdeki arkadaşlarımız kimsenin uşaklığını yapmayacağına göre konumuzun dışındadır. Sektör içindeki rekabet diyelim onlar için kapsam dışında bırakalım… Afrikalı kız öğrencileri, SAATLİK DAİRELER adı altında pazarlayan yurt dışından ülkemize gelmiş şerefsiz çeteler ile ülke içindeki işbirlikçileri bizi elbette sevmeyeceklerdir. Severlerse biz zaten kötü yoldayız demektir. Değerli hemşehrilerimiz şunu bilsinler ki, biz BRTV olarak Karabük’ün ve hatta Batı Karadeniz Bölgesi’nin milli uydumuz TÜRKSAT’taki tek sesi, gözü kulağıyız. İçinde doğduğumuz KARABÜK ili de BATI KARADENİZ bölgemiz de, cennet vatanımızda bizim için kutsaldır. Bizden ne Karabük düşmanı ne da vatan hainliği çıkmaz. Meslek yaşamımız boyunca, mağdur ve mazlumun yanında olduğumuz bilinir. Kendini bir halt sanan şerefsizler ile de boyu, posu, cüssesi, makamı mevkiisi ne olursa olsun ömür boyu korkmadan, yüreklice mücadelemizi de biler bilir, bilmeyen zamanı gelince öğrenir.