KARABÜK'TE ARTAN MOTOSİKLET KAZALARI VE KAYBEDİLEN HAYATLAR

Karabük’te artan motosiklet kazaları, ekonomik sıkıntılar ve genç yaşamların trajik kayıplarıyla dikkat çekiyor.

Abone Ol

Yıllardır Hindistan, Bangladeş gibi fakir ülkelerde insanlar ekonomik koşullar yetersizliğinden otomobil yerine motosiklet alarak ulaşımlarını karşılarken, son yıllarda ülkemizde artan motosiklet sayısı da ekonomimizin ne kadar kötüye gittiğinin bir göstergesi oldu.

Özellikle Karabük'te, motosiklet sayısındaki artış, ekonomimizin ne kadar zor bir döneme girdiğini gösteriyor.

2024 Temmuz ayında 10 bin civarında olan motosiklet sayısı, 2025’te 15 bine dayanmış durumda;

Belki de çoktan geçti.

Bu, hem ekonomik sıkıntıların bir yansıması, hem de toplumsal bir değişimin göstergesidir.

Motosiklet sayısındaki artışla birlikte, son zamanlarda birbiri ardına gelen trajik motosiklet kazalarının haberleriyle sarsılmaya başladık.

Daha geçtiğimiz hafta, 17 yaşında lise öğrencisi Berrak’ı kaybettik. Arkadaşının arkasına binerek çıktığı yolculuk, onun son yolculuğu oldu.

Bir başka trajedi ise, daha dün Safranbolu’da yaşandı, Karabük Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu 22 yaşındaki Hilal Kahreman geçirdiği motosiklet kazası sonucu aramızdan ayrıldı.

Gazetecilik kariyerine daha yeni adım atan genç bir hayat, motosiklet kazasında son buldu.

Bir gencin, henüz hayata yeni tutunduğu bir anda kaybedilmesi, hepimizi derinden etkiledi.

Belki bu iki genç kızı ileride çok iyi bir eş, çok iyi bir anne ve belki hepimizin hayatına dokunacak çok iyi bir birey olacaktı.

Bu acılar, sadece ailelerin değil, tüm toplumun sorumluluğudur.

Ekonomik sıkıntıların, gençler arasında motosiklet kullanımını alternatif bir ulaşım aracı haline getirdiği bir dönemde, kazaların artması da kaçınılmaz oluyor.

Karabük’te, 17 yaşındaki gençlerin motosikletle okula gitmesi, zamanında bisikletlerin olduğu okul kapılarını artık motosikletlerin doldurması, bu sorunun boyutlarını gözler önüne seriyor.

Kazalar sonrası geriye kalan sadece acılı aileler, gözü yaşlı dostlar ve bir toplumun yüreğinde bıraktığı derin izler oldu.

Berrak’ın ve Hilal’in kaybı, kaybolan hayallerin ve umutların simgesi oldu.

Her bir ölüm, bir annenin, babanın, çocuğun yüreğini yakıyor. Geride kalan herkes, sevdiklerinin motosikletle yola çıktığı her an, bir endişe içinde bekliyor.

Peki, bu acıların önüne nasıl geçebiliriz?

Öncelikle, gençlerin ve tüm motosiklet kullanıcılarının eğitimi konusunda adımlar atılmalı.

Trafik güvenliği, hız sınırlarıyla sınırlı kalmamalı; Doğru sürüş teknikleri, koruyucu ekipman kullanımı ve en önemlisi, trafik bilinci oluşturulmalıdır.

Yerel yönetimler ve trafik güvenliği birimleri, daha fazla denetim yaparak sürücülerde farkındalık yaratmalı.

Genç yaşta motosiklet kullanan bireyler için eğitim ve seminerlerin yaygınlaştırılması, kazaların önlenmesinde büyük bir adım olacaktır.

Bir diğer önemli adım ise hız yapma arzusuyla mücadele etmektir. Hız, motosiklet kazalarının en büyük nedenlerinden biridir.

Motosikletin savunmasız yapısı, hızla birleştiğinde ölüm riskini katbekat artırır. Gençler, hızın cazibesine kapılmadan, sorumlu bir şekilde trafikte olmalıdır.

Ayrıca, motosiklet kullanımı konusunda farkındalık oluşturan dernek ve kuruluşlarda de bu mücadelede önemli bir rol oynamaya başlamalıdır.

Karabük’te henüz birkaç sene önce kurulan ve motosiklette farkındalık oluşturarak sürücüleri bilinçlendirmek için çok çaba sarf eden kuruluşlardan birisi de 'Kask Kafalılar Motosiklet Derneği', Kamu ve STK İşbirliği çerçevesinde, sürücüleri ve her yaştan kesimi bilinçlendirmeye çalışıp, eğitimler vererek, kazaların önüne geçmeyi hedefliyorlar.

Burada tüm sorumluluk tabi ki motosiklet kullanıcılarına düşmüyor, otomobil ve her türlü aracı kullanan diğer sürücüler de trafikte yalnız olmadıklarını bilmelidir.

İki teker üzerindeki tüm sürücüleri görmezden gelmeyi bırakarak, trafikte motosiklet sürücülerine yardımcı olmalıdır.

Son olarak bu yazı, kaybettiğimiz gençlerin anısına bir saygı duruşu niteliğindedir.

Berrak ve Hilal’in kaybı, yalnızca Karabük’ün değil, tüm Türkiye’nin dikkatini çekmeli.

Genç yaşta hayatını kaybeden her birey, hepimizin sorumluluğudur.

Bir kez daha hatırlatmak isterim ki, trafikte her birey sorumluluk taşır.

Bir bireyin hayatının daha uzun, daha güvenli ve daha sağlıklı olabilmesi için hepimizin üzerimize düşeni yapmamız, sadece bir zorunluluk değil, bir vicdan sorumluluktur.