iatik07-02-2013
 

Mankurtlaşmak, ulusal kimlikten uzaklaşma, topluma ve kültüre yabancılaşma, zihnin yeniden inşası yoluyla bilinçsizleşme, egemen güçlere ve süper devletlere yaranmayı içeren sosyo-kültürel bir kavramdır.

Zihni yeniden kurgulanarak mankurtlaştırılan kişi, düşmanını “efendi” kabul ederek kendi halkına ve değerlerine karşı savaşan bir köledir.

Okumuşlar kolay mankurtlaştırılabilirken, halk aynı kolaylıkla ve kısa zamanda mankurtlaştırılamaz. Kültür kodları halkı kendi değerleriyle ayakta tutarken, aydın ya da yöneticiler gerek arayış içinde olmaları, yeni değerlere kontrolsüz biçimde açık olmaları ve bireysel çıkarlarını, toplumsal çıkarların önünde tutmaları, onları mankurtlaştırma sürecine sokar ya da bu süreci hızlandırır.

İnsan nasıl mankurtlaştırılır..?

Önce tutsağın başı kazınır, saçları tek tek kökünden çıkarırlarmış. Bu arada bir deveyi keser, derisinin en kalın yeri olan boynundaki deriyi tutsağın kanlar içindeki kazınmış başına sımsıkı sararlarmış. Kuruyup büzülen deri kafayı mengene gibi sıkıp, dayanılmaz acılar verirmiş. Bir yandan da kazınan saçlar büyüyüp dışarı çıkamayınca başına batarmış. Tutsak başını yerlere vurmasın diye bir kütüğe bağlanır, yürek parçalayan çığlıkları duyulmasın diye elleri ayakları bağlı olarak ıssız bir yerde dört beş gün aç susuz bırakılırmış. Beşinci günün sonunda tutsakların çoğu ölürmüş. Kalanlar ise belleklerini yitirirmiş. Tutsak zamanla kendine gelir, yiyip-içerek gücünü toparlarmış. Ama o artık bir insan değil, ölünceye kadar geçmişini hatırlamayan “mankurt” olurmuş.


Bir mankurt kim olduğunu, hangi soydan geldiğini, anasını, babasını ve çocukluğunu bilmezmiş. İnsan olduğunun bile farkında olmazmış. Bilinci, benliği olmadığı için, efendisine büyük avantaj sağlarmış. Ağzı var, dili yok, itaatli bir hayvandan farksız, kaçmayı dahi düşünmeyen, hiçbir tehlike arz etmeyen bir köle. Onun için önemli olan tek şey efendisinin emirlerini yerine getirmekmiş.


Bu yazıyı okuyan herkes bir düşünsün diyorum…

Geçmişten gelen tüm aidiyet değerlerimiz, ulusal kimliğimiz, dini değerlerimiz, milli duygularımız, vatan hasletimiz, bağımsızlık ruhumuz, ahlak kavramımız, kısaca öğrendiğimiz ne varsa son 11 yılda geldiğimiz, getirildiğimiz nokta ile bir mukayese yapmalı ve kendini sorgulamalıdır.

Zira artık geri dönülemez noktaya doğru yol alıyoruz…

 
Editör: Haber Merkezi