sukru-gokkaya-1

 

YAZININ VİDEOSU




 
Bir yazı yazdık, bazı konuları gündeme getirdik, tabir-i caiz ise ortalık allak-bullak oldu.

Meğer yazımızda gündeme getirdiğimiz konulardan ne kadar mustarip, ne kadar rahatsız insan varmış.

Aldığımız telefonların “şunu unutmuşsun” ya da “Allah razı olsun” diyenlerin hattı hesabı yok.

Arayanların içinde bir amca vardı ki, kendisini hiç tanımam. Telefonumuzu da belediyeden aldığını söyledi. Ağlayarak teşekkür etti. Fabrika için geçmişte yapılanları, verilen emekleri ve mücadeleleri anlattı.
“Oğlum bizim çocuklarımız gurbete gitmesin, onlar dururken, Ereğlililer niye çalışıyor burada. Ereğli’yi kuran biziz, onlar bizim yanımızda çıraktı” dedi.

Çok ciddi tepkiler var gerçekten. Özellikle iş dünyası temsilcileri artık kentin valisinin, milletvekillerinin, belediye başkanlarının, siyasetçilerinin ve özellikle de kendilerini temsil eden Ticaret Sanayi Odasının yaşananlara duyarsız kalmaması gerektiğini, masaya yumruğu vurmalarının zamanının çoktan gelip geçtiğini savunuyor.

Ancak biz bu yazıyı yazarken kıyım yine devam etti. Üç Karabüklü idareci gitti ve yerine üç Ereğlili geldi.

Tabi yazımızın altında değişik birçok şey arayanlarda olmadı değil.

Mesela Karabük’te başlayan yeni bir moda bize de uygulanmaya çalışıldı.

Aslında bu epeydir var.

Hiç kimse yazının içeriğine ya da doğruluğuna bakmıyor.

Eğer bir şahıs ya da kurumu eleştiren bir yazı yazarsan, mutlaka bir şey istiyorsun, o da vermemiş oluyor ve bizde o nedenle bu yazıları yazmış oluyoruz.

Güya biz de beyefendiden randevu istemişiz, günlerce bizi bekletmişte onun için yazmışız bu yazıyı.

Bunu ispat edecekler, eğer böyle bir cümle söylediler ise. Eğer şehir efsanesi ise de “Ben öyle bir şey demedim, külliyen yalan” diyecekler.

Gülüp geçiyoruz bunlara…

Bizim ne işimiz olur Kardemir Genel Müdürü ile. Demir almayız, kömür satmayız.

Bir diğer konu ise Sayın Yolbulan’a nasıl cephe alırmışız, böyle kıvırırmışız da işçiyi savunurmuşuz.

Sayın Yolbulan’a da, diğer yönetim kurulu üyelerine de cephe almamız asla söz konusu değil.

Hatta yazımızda da dile getirdik “Yapılan birçok güzellikler, ufak-tefek işler yüzünden arada kaynayıp gidiyor” dedik.

Sayın Mutullah Yolbulan’a, Sayın Kamil Güleç’e ve Yücel Ailesine bir şey içinde ayrıca saygı duyarız. Bu memleketten kazandıklarını, bu memlekete yatırdıkları için. Şirketin yatırımları ve kapasite hedefleri malum. Ayrıca bu üç ailenin şehrimize yaptıkları da herkes tarafından biliniyor ve bizim bu insanları körü körüne eleştirmemizi kimse beklemesin.

Gelelim işçiyi destekleme konusuna…

Aslında biz o günlerde de işçiyi destekledik.

O gün de, bugün söylediklerimizi söyledik.

Karabüklü lük bilinci ve ruhuyla hareket edilmesi gerektiğine, Çelik İş Sendikasının bu kentin Türk Sendikal hareketine kazandırdığı bir değer olduğuna vurgu yaptık ve sorunun içeride çözülmesi gerektiğini savunduk.

Sürekli yazdığımız, konuştuğumuz bir şey daha vardı, “Patronlar mevcut sendikayı istiyor, eğer misafir sendikayı gitmeyeni işten atarım derse biz size o zaman oraya gidin diye yalvaracağız, bizim için önemli olan sizin iş güvenceniz ve ailelerinizin geleceği”

Bugün bunları çok fazla yazmaya da gerek yok. Çünkü yaşananlar ve yapılanlar hem bizleri, hem de mevcut sendikanın kalması gerektiğini savunan patronları haklı çıkarttı.

O gün işçinin önünde yürüyen “Ben sendikanın değil, Kardemir’in başına geliyorum” diye nara atanlar nerede?

Yine o gün bizi işçi düşmanı olmakla itham eden, Kızılay önünde bize hıyar sallayanlar nerede?

Kendilerine inanan, arkalarında yürüyen insanları kaderleriyle baş başa bıraktılar, misafirliklerini bitirip ait oldukları yere döndüler.

Kardemir çalışanları da anlatılanların, konuşulanların birer kandırmaca, yalan ve oyalamalar zinciri olduğunu gördü ve sendikasına geri döndü.

Yani biz Karabüklüler olarak baş başa kaldık

Şimdi gündem toplu sözleşme…

Sanırım ortam geriliyor...

Öğrendiğimiz kadarıyla sendika bir dizi hazırlıklar içerisinde. Hatta ufaktan eylemlerin başlayacağını söyleyenler bile var. Bu süreç ile ilgili çok değişik şeyler konuşuluyor. Hatta devletin zirvesinde ki çatışmanın Karabük’e de yansıdığını, son derece önemli bir siyaset ve devlet adamının ulusal basında “3 Nisan’da Karabük’te çifte bayram yapacağız” açıklamasına rağmen görüşmelerin bitirilmeyerek, kendisinin bilinçli olarak yıpratılmaya çalışıldığını konuşanlara bile rastladık.

Hep birlikte yaşayacak ve göreceğiz bundan sonraki gelişmeleri…

kaynak :  kanal78.com.tr

 
Editör: Haber Merkezi