analiz21.02.2013

 
Kardemir A.Ş’nin uzun yıllardır izlediği satış politikasından dolayı, yönetimi oluşturan Yücel, Yolbulan ve Güleç gruplarının haksız rekabete, örtülü kazanca ve şirketi zarara uğratmaya kadar giden iddiaların Karabük Cumhuriyet Savcılığı tarafından araştırıldığını daha önceki yazılarımızda ve haberlerimizde kamuoyu ile paylaşmıştık.

Karabük Cumhuriyet Savcılığı tarafından Kardemir Yönetimi üzerindeki bu iddiaların soruşturulması, Karabük Özel Sektör Haddeciler Derneğinin önceki başkanı Murat Orhan’ın dernek başkanlığı döneminde Karabük Cumhuriyet Savcılığına yaptığı bir suç duyurusuyla başlamıştı. Haddeciler Derneğinin bu sebeplerden dolayı değişen yönetimi ile yeni başkanı Nazım Çapraz’ın suç duyurusunu geri çekmesi de bir şey ifade etmemişti.

Karabük Cumhuriyet Savcılığının Kardemir’deki yolsuzluk iddialarını araştırma kapsamında Murat Orhan’ın, Savcılığa önerdiği bir tanığın verdiği ifade soruşturmanın boyutlarını bir hayli genişlettiği belirtiliyor.

Edindiğimiz bilgilere göre, Kardemir satış departmanında çalışan ve 2010 yılındaki sendikal mücadele sırasında iş akdi fesih edilen bir kişinin, Karabük Cumhuriyet Savcılığına tanık olarak yazılması Kardemir kanadını bir hayli tedirgin etmiş.

Tedirgin etmiş ki, ifade vermemesi için bu tanığa bazı baskılar uygulandığı iddia ediliyor.

Kardemir’deki satış politikaları sayesinde yönetimi oluşturan üç ailenin, yuvarlak demir ve kütük alımlarında nasıl hileli uygulamalar yaparak haksız rekabete yol açtıklarını ve yıllık satışın%75-80’lerinin hangi yöntemlerle aldıklarını anlatan bu tanığın ifade vermeden önce ve ifade verdikten sonra başına gelmeyen kalmamış.

Kardemir’de satış uzmanı olarak çalışırken sudan bahanelerle 2010 yılından işten çıkarılan bu şahıs, işinin uzmanı olduğundan Mutullah Yolbulan’ın kardeşi olan Ali İhsan Yolbulan’ın Osmaniye’deki Demir Çelik Fabrikasında işe başlıyor. Ardından Karabük Cumhuriyet Savcılığı tarafından Kardemir’deki satışlarda yapılan usulsüzlüklerin araştırıldığını öğrenen bu şahıs, Murat Orhan’a tanıklık yapabileceğini ve konuyla ilgili önemli bilgiler verebileceğini belirtiyor.

Murat Orhan, Savcılığa bir dilekçe yazarak böyle bir tanığın olduğunu, ifade vermek istediğini belirtiyor. Dosyaya konan bu dilekçe birileri tarafından öğreniliyor ve tanığa baskılar başlıyor.

İlk önce “Jet Kâtip” devreye giriyor. Hani haddecileri Kardemir’e çağıran ve “Ben sizi Murat Orhan’ın açıklamaları için çağırmadım” diyen, Yolbulan amcanın jet kâtibi tanıkla bir telefon görüşmesi yapıyor. İşten çıkardıkları için haksızlık yaptıklarını, kardeşini işe alabileceklerini ve böyle bir tanıklık yapmaması gerektiğini ikna etmeye çalışıyor. Hatta tanıklık yapmayı kafaya koyan satış uzmanına bir de aba altından sopa gösteriyor. Öğrendiklerimize göre şunları söylüyor; “Bu dava Kaptan ve Yolbulan Grupları arasında. Sen bu işe karışma. Şu an Mutullah Yolbulan beyin kardeşinin fabrikasında çalışıyorsun. İfade verirsen sonuçta bunlar kardeş ve işinden olursun. Sana haksızlık yaptığımızı kabulleniyorum. Kardeşini gönder yanıma, işbaşı yaptırayım.” Diyor.

2010 yılında haksız yere işten atılan söz konusu bu kişi tanıklık yapmada kararlılığını koruyor ve Karabük Cumhuriyet Savcılığına giderek ifade veriyor.

İfadesini verdikten sonra, Osmaniye’ye giderek çalıştığı Ali İhsan Yolbulan’a ait olan fabrikada işine geri dönüyor. Ama fabrikanın kapısından içeri giremiyor. Çünkü işten çıkarılmıştı. Sebebi de aynı Kardemir’de 2010 yılında işten çıkarıldığı gibi sudan sebepler. “İcran var, iş yeri arkadaşları ile uyumsuzluğu var” gibi nedenler.

Çalıştığı fabrikadan neden işten çıkarıldığı ile ilgili evrak Karabük Cumhuriyet Savcılığındaki söz konusu soruşturma dosyasına bir gün sonra Kardemir avukatları tarafından konuluyor.

Daha sonra bu tanığı yine Kardemir Satış Müdürlüğünde çalışan eski bir mesai arkadaşı arıyor. Şahıs telefonu açmıyor ama eski mesai arkadaşı tam 93 kez telefonla arıyor. En sonunda bıkan ve telefonu açan bu tanığa arkadaşı “Bak ifadeni geri al. Bu senin için bulunmaz bir fırsat. İşe geri bile dönebilirsin. Sana bir sürü imkân tanınacak.” diyor.

Ardından bu tanığın peşine “Menfaat nerede, ben oradayım” diyen bazı “Yalancı Pehlivanlar” düşüyor. Bu kişiye ulaşmaya çalışıyorlar.

Bu tanığın peşine düşüp, ona ulaşmaya çalışanların amacı belli. Amcaya şirin gözükmek ve “Bak ben seni sıkıntıdan kurtarmaya çalışıyorum” mesajları vermek.

Ne diyelim…

Valla helal olsun…

Üç kuruşluk maaşını bile tehlikeye sokarak inandığı değerler uğruna dik duran bir eski Kardemir çalışanı, Karabük’te zenginlikleri ile tanınan onca haddeciden daha onurlu davranıyor.

Amcanın bir parmak balına kanıp, üç kuruşluk menfaat için eğilmeyen bu eski Kardemir çalışanını tebrik etmek lazım.

Koca koca adamlara örnek olsun diyoruz.

Ha… Bu arada Türk Ceza Kanuna göre, bir tanık üzerinde baskı kurmak, ifade vermemeye zorlamak yada verdiği ifadeyi geri aldırmaya çalışmanın acaba cezası ne..?

Bir de bunu avukatlarına danışsınlar. Çünkü böyle bir suçlama ile adalet karşısına her an çıkabilirler. Çünkü bu tanık kendisine baskı yapanlar hakkında da suç duyurusunda bulunmuş.

Öte yandan Murat Orhan ise böyle tanıkların daha devamını getireceğini de yakın çevresine ifade ediyormuş.

Karabük’ün yapı taşlarında, dengelerinde önümüzdeki günlerde büyük değişimler yaşanırsa hiç şaşırmayın.

Kardemir Yöneticileri her ne kadar umursamıyormuş gibi davranıyor gözükmeye çalışsa da, Savcılığın soruşturma kapsamında tüm şirketleri, yöneticileri, iş ve aile çevreleri en ince ayrıntısına kadar araştırılıyor ve bundan korkunç rahatsızlık duyuyorlar. Aslında tedirginlikleri her hallerine yansımış bile.

 

Editör: Haber Merkezi