m.akay-chp
CHP bu aralar yine Karabük gündeminde yer aldı.

Bu süreç nasıl başladı şöyle bir bakalım.

Bundan beş ay kadar önce mevcut il başkanı istifa etti. İl yönetimi kendi içinden yeni bir başkan  seçti ve yola devam dedi. Her şey de güzel gidiyordu.

Mevcut başkan ve yönetim kurulu güçleri oranında bir şeyler yapmaya, partinin adını duyurmaya çabalıyorlardı. Kadın ve gençlik kolları da güzel çalışmalara imza atıyorlardı.

Ne olduysa, yönetim kurulu üyelerinde bir istifa hareketi başladı. Daha doğrusu başlatıldı. Yönetimin altı boşaltılmaya böylece partinin bir seçim aşamasına getirilmesine yönelik çalışmalar hızlandırıldı.

"Akrabanın akrabaya yaptığı kötülüğü akrep yapmaz" demişler atalarımız.

Bu sanki Karabük'te CHP'liler için söylenmiş gibi.

CHP'lilerin, CHP'ye yaptıkları kötülükleri bir başka partilinin yapması olanaksızdır.
Yönetimdeki istifalardan sonra kritik eşiğe gelinince, mevcut il başkanı ve kalan yönetim kurulu üyeleri de genel merkezle görüş alışverişinde bulunarak bu dağınıklığın giderilmesi yolunda bir yol izlediler.

Karabük'te partinin yapısını az çok bilen genel merkez Ankara'dan direk kayyum atama yerine örgütleri çok iyi tanıyan Genel Başkan Yardımcısı Adnan Keskin'i görevlendirerek olayı yerinde gözlem altına  alma yöntemini izledi.

Genel Başkan Yardımcısı Adnan Keskin, saatlerce partide, partililerle görüş alışverişinde bulundu. Herkesi dinledi. Sonra da daha önce görev almışlarla, ilçe başkanları, kadın ve gençlik kolu başkanlarıyla görüştü.

Yapılan görüşmelerde şimdiye kadar taraf olanların birleştirici olamayacağı, kim atanırsa atansın eleştirilerin olacağı görüşü egemen oldu. Bunun için de bir  yol, yöntem bulunması tartışması yapıldı.

Gerek dışarıda partililerle yapılan görüşmelerde, gerekse eskilerle yapılan görüşmelerde bu yöntemin doğru olduğu kararına varıldı.

İlçe Başkanlarından kayyum listesi için öneri istendi. Herkes bir öneride bulundu. Altı ilçe başkanı Adnan Keskin'e gelerek, atanmasına karar verilen öğretmen arkadaşın ismini önerdiler. Orada bulunanlar da, adı geçen kişinin demokrat yapısına dikkat çekerek olumlu görüş bildirdiler. Tek listeyle seçime gidilmesi düşüncesi tüm partililerde egemendi. Bu aynı zamanda bir birlik, beraberlik gösterisi olacaktı.

Gazetelerde ve internet sitelerinde yazılanlar gibi, şimdi aday olacağı söylenen arkadaşa  Adnan Keskin'in despot bir şekilde "aday olmayacaksın" şeklinde bir söylemi olmadı.

Bir işin söylentisi, aslından beterdir derler.

Yazanlar, çizenler, konuşanlar işin aslını bilmeden ne yazık ki, koskocaman bir partiyi ve O'nun görevlendirdiği kişiyi tu kaka ilan ederek, yıpratma durumuna düştüler.

CHP'li ya da  CHP'ye yakın olanların bu duruma düşmelerinde elbette konuşulan, anlatılan yalan yanlış bilgilerin payı var. CHP'li ya da CHP'ye yakın olmayanlar için ise bu kına yakılacak bir durumdur. İzlenen yol ve yöntem başından sonuna doğrudur.

CHP'de demokratik bir şekilde parti üyesinin görüşünün alınması ve oradan bir sonuca varılması başka partilerin akıllarına gelmeyecek bir yöntemdir. Siz hiç iktidar partisinde iki adaylı bir kongre yaşandığını gördünüz mü? Partinin genel başkanı emrettiğinde, adayların bir bir çekildiğini izlemedik mi? Bunları da göz önüne alarak, hareket etmemizde yarar vardır.

İleri  faşizmin yaşandığı ve bölünmeye götürülen bir ülkede CHP'de tartışılarak, görüşülerek, ortak akıl egemen kılınarak yaratılmaya çalışılan bir birliktelik elbette kimilerinin işine gelmeyecektir. Ama ülkesini ve partisini seven CHP'lilerin hırslarını aşıp, tek vücut olunması için gösterilen bu sürece karalamada bulunmaları etik değildir. Artık bu partiyi yormayı bıraksın birileri. Partinin önünü tıkayacak davranışlardan kaçınsınlar. Partiyi başarıya muhtaçtır. Birlik olunursa, inanın başarı yakalanacaktır. Bu birlikte, gencine de yaşlısına da, yenisine de eskisine de gereksinim vardır. Kendi olumsuzluklarımızı gündeme taşırken, başka partilerin yolsuzluklarını, olumsuzluklarını halka anlatmaya zaman bulamayız. Enerjimizi kendi içimizde harcama yerine, ülkeyi talan edenlere yöneltirsek başarıya ulaşabiliriz. Parti içinde olayı kişilere indirgeyerek bir analiz yapmak istemiyoruz. Partimizin akçalı işlerle ve olumsuzluklarla anılmasını içimize sindiremiyoruz. Ama tek bir şey soruyoruz.

Neden beş ay önce istifa edildi?

Neden mevcut yönetimin altı boşaltıldı?

Şimdi de neden aday olunmak isteniyor?

Partililerin ve kamuoyunun bu sorulara doğru yanıt vermeleri halinde, sorunun çözüleceği inancındayız.