Avrupa Konseyi ve Bölgesel Yönetimler Kongresi Genel Kurulu Toplantısı için Fransa'nın Strazburg şehrine giden Karabük Belediye Başkanı Rafet Vergili, Avrupa Yerel Yönetimler Konseyi 33. Genel Kurulunun 19 Ekim Perşembe günkü oturumunda “Yolsuzluğa Karşı Mücadele” adlı oturumunda konuştu. 

Başkan Vergili konuşmasında şu sözlere yer verdi; “Sayın Başkan, sayın meslektaşlarım, genç delegeler saygıyla selamlıyorum. Öncelikle raportörleri açıklamaları ve tavsiye kararlarından dolayı tebrik ediyorum. İçerisinde çok etkileyici maddeler vardı.

Benim için en etkileyici maddelerden birisi eğitim konusuydu. Tavsiye kararlarında E-ihale sistemini ve mal alımlarını ihale sistemi için çok zor bir tavsiye olarak görüyorum. Ancak hizmet ihaleleri, temizlik işleri gibi ihalelerde yüksek rekabet kaliteyi düşüreceği gibi, istismar edildiğinde kamunun büyük zararları olabileceği bir durum yaratmaktadır.

Diğer bir ihale Belediyelerin gelir getirici mülklerinim ihalesi. Açık olarak istismar edilebilecek bir konu. İhalesi çok basit, istismarı çok kolay olan bir konudur. Yüksek fiyattan kiraya verilmesi, ihaleyi alanın kirayı ödememesi, mahkeme kararıyla tahliye süresi büyük kayıplara yol açmaktadır. Tavsiye konularında bu iki konuyu fazla sıcak göremedim.

Türkiye'de şöyle bir durum yaşamaktayız. Şehrin temizliğiyle ilgili ihale yapıyoruz. Firmalardan iş yapma yeterliliği istiyoruz, teminat istiyoruz. İhaleye giren firmalardan bir iki tanesi kendilerine yakın Belediyelerden aldıkları yeterlilik belgeleriyle ihalelere giriyorlar. Hiç kârsız sıfır kârla teklif veriyorlar. İşi aldıktan sonra işçi parasını vermiyorlar, istenilen iş makine parkını tam sağlamıyorlar, şehirler temizlenmiyor, çöpler toplanmıyor. Bakıyorsunuz bu şirketler terör örgütüyle bağlantılı.

Türkiye'de yasalara göre ihaleyi iptal etmeniz 6 ay sürer, yeni ihaleyi yapmanızda 3 ay sürer, temizlik işleri tamamen durur. Şimdi bu durumda kamunun maddi zararı yok ama kamu menfaatleri tahrip ediliyor. Bahsetmiş olduğum iki örnek için E-ihale sisteminde büyük sakıncalar çıkacağı inancındayım.

Diğer konuda rüşvet ihracatıdır. Genelde Avrupa Birliği formlarıyla yapılan işlerde belirli marka ürünlerin kullanılması gibi şartlarda adeta rüşvet ihraç edilmektedir. İstanbul Büyükşehir Belediyesi su boruları alımında ayrı ayrı iki dönemde önce sosyal demokratların, sonrada muhafazakarların döneminde su boruları satan Alman firması Tysen rüşvet verme skandalı yaşamıştır.

Hükümetlere tavsiyelerinizden dolayı teşekkür ederim. Gerçi hükümetlere tavsiyelerimiz de var. Büyük şirketlerinde temsili gider harcamaları hükümetler tarafından kontrol altına alınarak sık sık denetlenmesi gerekmez mi veya hükümetlere tavsiye edilemez mi?”