Karabük Belediye Başkanı Rafet Vergili bu akşam yine gündemi sallayacak ve uzun süre meşgul edecek açıklamalar yaptı.

Başkan Vergili; “Üç-beş zenginin uşağı olmadım. Bizi parayla satın alacak kimse yok, haddehanelere çatıları, atölyelere pencereleri kapattıran Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü, şehrin göbeğinde her yeri açık şekilde çalışan skal tesisini neden seyrediyor?” dedi

“Üç-beş zenginin uşağı olmadım, hiç birinden ne oy, ne de maddi destek istedim”

Mahalle muhtarlarının aylık toplantısında konuşan Karabük Belediye Başkanı Rafet Vergili, göreve geldiği günden itibaren şahıslardan çok kamu menfaatini düşündüğünü ifade ederken, sürekli spekülasyonlara neden olan MARZINC konusuyla ilgili de açıklamalarda bulundu.

Başkan Vergili konuşmasına şu cümlelerle başladı;

"Ben 2009 yılından bu yana hiçbir şahsın belediye başkanı olmadım. Karabük’te üç-beş zenginin uşağı olmadım. Elimden geldiği kadarıyla Allah rızası için tüm Karabüklülere hizmet etmeye çalıştım. Hiçbir Karabük zenginine gidip, ne oy istedim ne de maddi destek istedim. Ama en ücra köşedeki Karabüklü'ye ulaşıp elini sıktım, desteğini istedim. Muhtarlarımızdan taleplerini soruyorum, son derece küçük konuları bize aktarıyorlar. Başka bir şehirden muhtarları davet etsek, bizim konularımızı duysalar inanın gülerler. Biz belediyecilikte bir boyut ileri geçtik.

Karabük’te büyük problemler var. Bunlarda hava ve çevre kirliliği problemi. Bunların başında da MARZINC geliyordu. Biz mücadeleye buradan başladık ve MARZINC 500 bin ton curufu Karabük’ten şehir dışına taşıdı. Bu konu belediye başkanı olarak benim görevimdi. Ve bu işlem o firmaya en az 100 milyon liraya mal oldu. Şimdi de, AK Parti ve MHP’den birer meclis üyesi ve bir belediye personelimizden oluşan komisyon her ay bu tesise denetime gidiyor. MARZINC ayrıca yıl sonuna kadar 45 milyon liralık bir arıtma tesisi yapıyor. MARZINC ayrıca, Karabük Belediyesi’ne de, meclis kararı ile 33 milyon lira bağışta bulundu. Şimdi birileri bunun üzerinden politika yapmaya çalışıyor. Bizi parayla satın alacak kimse yok. Ben Allah rızası için insan odaklı bir iş yaptım. Onlara 500 bin ton cürufu taşıtmadan, ‘denetimler komisyon eşliğinde yapılacak’ şeklindeki anlaşmayı imzalatmadan, onların şartlı bağışlarını kabul etmedim. MARZINC şu anda tam Avrupa standartlarında çalışan bir fabrika oldu. İsteyen kameralardan izleyebilir. Hiçbir curuf sahada bekletilmiyor, çıkan tüm atıklar Ankara ve İstanbul’a sevk ediliyor”

Haddehanelere çatıları, atölyelere pencereleri kapattıran Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü, skal kırma tesisini niye seyrediyor?

KARDEMİR’in kendilerine, bakanlığa ve kamuoyuna verdiği sözleri tutmadığını iddia ederek konuşmasını sürdüren Başkan Vergili, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğüne de sert eleştirilerde bulunurken, kurumun görevini yapmaması halinde Karabük halkının haklarını yargı nezdinde savunacağını belirtti.

Başkan Vergili konuşmasına şu şekilde devam etti;

“Kendilerini iki yıldan bu yana ikaz ediyoruz. Yatırımlarını sürekli olarak geciktiriyorlar ve bahaneler uyduruyorlar. Bakanlığa ayrı, belediyeye ayrı çalışma programı veriyorlar ve utanmadan şehrin göbeğinde, Karabük Mahallesinin yanında, açık alanda skal kırma tesisi çalıştırıyorlar. Bunun KARDEMİR’in üretimi ile hiçbir ilgisi yok. Karabük Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü, haddehanelerin çatılarını kapattırıyor, atölyelerin pencerelerini iptal ettiriyor ama önündeki bu skal kırma tesisini görmüyor ve bütüm mahalle toz altında kalıyor. Ben Karabüklülere borcumuzu ödemek için bu makamdayım. Biz tüm kazanımlarımızı bu şehirden kazandık. Önümüzdeki ay sonuna kadar skal kırma tesislerinin tamamı kapatılmazsa faaliyetini durduracak ve yargıda sonuna kadar mücadele edeceğim.

Aynı şekilde dağa taşa curuf dolduruyorlar. Bizden 50 sene sonra gelecek nesillere taş yığını bırakıyorlar. Hiç bir rehabilite yapmıyorlar. Halbuki dolma alanı dolduktan sonra, üzerine toprak çekip ağaçlandırması gerekir, ama bunların hiçbirini yapmıyorlar. Konuştukları tek bir şey var; biz hissedarların menfaatini düşünüyoruz. 5 bin işçiyi duman altında boğuyorlar, yalnızca hissedarları düşünüyorlar. Hissedarlar tabi ki çok kar etsin, KARDEMİR zengin olsun, hisseleri para etsin, dünya çapında bir fabrika olsun, ama insan haklarına da saygılı olsun."

“Kulübün içi tamamen planlı bir şekilde boşaltılmış..!”
Konuşmasının sonunda, son günlerin ana gündem maddesi Kardemir Karabükspor konusuna da değinen Karabük Belediye Başkanı, açıklamalarını şu cümlelerle tamamladı;

“Dünyanın her yerinde, o şehirde bulunan spor kulüplerini o kentteki fabrikalar taşır. Devlet zamanındayken bile, bizim arabalarımız Karabükspor’a bir bağış yaptıktan sonra fabrikaya öyle girerdi. Bazıları SPK’dan aldıkları iki satır yazı ile, sırf iç çekişmeleri ve menfaatleri için Karabükspor’u bundan dahi mahrum ettiler. Tabi bazıları bunların hesabını Karabüklülere verecek. Hizmet yalnızca yol yapmakla, park yapmakla olmaz. Karabük’ün hava kirliliğinden spor kulübüne kadar bu şehre hizmet etmek benim boynumun borcu. Kulübün içi tamamen planlı bir şekilde boşaltılmış ve bu enkaz Karabüklülerin üzerine yıkılmış ve Karabüklülerinde altından kalkma ihtimali sıfır olan bir kulüp haline gelmiş. Bizim kulübümüzün içine ellerini sokmasalardı, bizim kulübümüzün içine girmeselerdi, kulübümüz belki Süper Ligde olmazdı ama bu duruma da düşmezdi ve her zaman bir Karabükspor olurdu., bu kulübün üç sene sonrası çok daha vahim. Birileri bunun hesabını Karabüklülere ve yargıya verecek. Valimiz, milletvekillerimiz ve ben elimizden geldiği kadar kulübe sahip çıkmaya çalıştık ancak bazı şeyleri aşamadık.

Şimdi bu arkadaşlarımızdan bazıları şöyle söylüyor; ‘Rafet Vergili bize hırsız demiş’ diyor. Ben kimseyi hırsızlıkla itham etmedim, yalnızca gördüğüm bir şeyi söyledim. Ama ortaklardan Çağrı Güleç beyefendi bundan 6 ay önce, bu kulübün içinin diğer ortaklar tarafından nasıl boşaltıldığına dair bir dosya verdi ve ben onun sözü üzerine konuştum. Kendi aralarında parayı nasıl bölüşüyorlarsa, kim kime hırsız dediyse, kim kime soyguncu dediyse bunu da kendi aralarında bölüşsünler. Kim kime hırsız dediyse, kim kime soyguncu dediyse, kim nereyi boşaltıldıysa bunu da kendi aralarında çözsünler, bizi de alet etmesinler, öyle savcılığa filan gidip ifade vermeyelim"