Karabük Belediye Başkanı Rafet Vergili gündeminden KARDEMİR’i ve KARDEMİR işçisinin toplu sözleşmede alacağı zam meselesini düşürmüyor.

Vergili Yeşilmahallle’de gerçekleştirilen bir park açılışında, KARDEMİR’de işçi çıkarılacak propagandaları yapıldığına değindi.

Vergili “Demir-Çelik Karabük Köyü'nün ortasında skal kırıyor ve halen benim çocukluğumdaki sistemler aracılığı ile sıcak cevherini çayın kenarına boşaltıyor. Dünyada bu metotlar ile işlem yapan hiç bir fabrika yok, hepsi kaldırıldı. Kendi cüruf dökme çukurlarınızı yapar, düzgün bir şekilde soğutur ve bu mahallenin ortasında da cüruf kırmamış olursunuz. Çalıştıkları alanın her tarafını kapatıp toz tutma filtrelerini çalıştıracak ve aynı Marzinc gibi o sahada 1 gram dahi cüruf tutmayacaksınız. Biz bunları söylediğimiz zaman anında anti-propagandaya başlıyorlar. Şimdi ben o patronlara buradan tekrar sesleniyorum; "Ya siyaset yapacaksınız ya para kazanacaksınız". Bizler hizmet edeceğiz, faydalı işler yapacağız dediğinizde her türlü arkanızdayım ve adayda değilim yanlış anlamayın korkudan değil yeter ki siz halka hizmetin ne olduğunu gelin burada bir göz atın. Eğer ki her ikisini de yapacağım derseniz o zaman ben sizin başınıza çok kötü bela olurum.” Diye konuştu.

“KARDEMİR’DEN 1 İŞÇİ ÇIKARTIN, BAŞINIZA BELA OLURUM”

Başkan Vergili “Şimdilerde işçilerin arasında 1000 işçiyi çıkartırız gibi yeni propagandalara başladılar. Ben Karabük'te olduğum müddetçe sen 1 işçiyi dahi çıkartamazsın. Siz sendikal olaylarda 500 tane işçiyi işten çıkarttınız daha sonra ise farklı nedenler ortaya sürdünüz. 500 kişiyi daha işten çıkarıyordunuz ki o akşam ben Karabük Belediye Başkanı olarak her türlü girişimde bulundum ve bu 500 işçimizin ayrılmasına izin verdirtmedim. Bugünden sonra da 1 kişinin dahi işten çıkartılmasına izin verdirtmem. Eğer bu duruma Çelik-İş Sendikası da alet olacaksa onlarda bunun hesabını verir.

Biz bugün ki şartlarda işçiye yüzde 136 zam verilmesi gerekir dedik. Hemen ardından Çelik-İş Sendikası Genel Başkanı, bu ekonomik krizde sektörlerin hepsinin sıkıntıda olduğunu, işçi çıkışları olmasın bize yeter gibi açıklamalar yaparak kendini olaydan soyut tutmaya çalıştı. Ben Demir-Çelik sektöründe paranın nasıl kazanıldığını, Demir-Çelik Fabrikasının şu anda ne kadar kâr edeceğini bilmeyen birisi değilim, ben de bu fabrikaları kuran birisi olarak bütün konulara hakim durumdayım. Şu anda Karabük Demir-Çelik Fabrikası en üst seviyede kâr eden tesislerden birisidir. Bu tesislerin kâr etmesine karşılık çevre ve hava kirliliğine sebebiyet veren unsurlardan birisi de düşük kalitede ki cevher ve kömürdür. Eğer sen 1000 kişiyi işten çıkarabiliyorsan devlet korumalarını da arkandan çekeceksin. Benim yanımda koruma mevcut değil, ben tek başıma Rafet Vergili olarak Karabük'te caddelerde ve sokaklarda dolaşıyorum. Bir arkadaşımızı dahi yalnız siyasi nedenler ile işten çıkarırlarsa onların başına ölene kadar bela olurum. Çelik-İş Sendikası çok iyi düşünsün. Sözleşmeye imza attığın gün Türkiye'deki demir fiyatları 460 dolar seviyesindeydi, bugün ise 610 dolar. Biz Karabük'te şunu istiyoruz; Demir-Çelik kazanmış olduğunu Karabüklüler ile paylaşsın. Eğer bu paylaşım sağlanırsa sosyal barışı sağlamış oluruz. Bunlar gerçekleşmediği müddetçe bu aileler sosyal barışı tesis edemez ve devlet korumaları ile gezerler." diye konuştu.

RAFET VERGİLİ’Yİ KİMSE SATIN ALAMAZ

Vergili konuşmasına şöyle devam etti;

"Bizim hiç kimsenin kazancında ve parasında, hiçbir insanın malında gözümüz yok. Biz istiyoruz ki bu Karabüklünün malıdır, bundan Karabüklüler faydalansın. İşçilerin arasında yaptıkları propagandadan vazgeçecekler. Metal-İş'ten işçi çıkarıldığı zaman o işçiler ölüm orucunda onların kapısında değil, Belediyemizin kapısında yattı. Biz onlara sonuna kadar sahip çıktık. Dediğim gibi eğer isterlerse siyaset yapacaklar, ben Belediye Başkanı olmak istiyorum diyecek. Halka hizmet istiyorum derse, yanında bende olacağım. Ama ben para kazanmak istiyorum bunun yanında da ben siyaseti istediğim gibi kullanırım derse, diğerlerini istediği gibi kullanır ama Rafet Vergili'yi hiç kimse kullanamaz. Beni para ile hiç kimse satın alamaz. Siyasi bir tehdit ile de hiç kimse korkutamaz. Hızlı bir şekilde hava kirliliğine çözüm bularak baca sorunlarını düzeltecekler ardından cüruf sahalarını ve su arıtmalarını da düzeltip işçinin parasını verecekler. Karabük'te sanayiciye destek olup nakliyeciye de iş verip sosyal barışı sağlayacaklar. Bizim istediğimiz budur."