Karabük Belediye Başkanı ve MHP Adayı Rafet Vergili her hafta Pazartesi makamında düzenlediği basın toplantısını aralıksız olarak gerçekleştiriyor.

Vergili bu gün düzenlediği basın toplantısında yine AK Parti Adayı Burhanettin Uysal’ı hedef aldı ve Uysal’ı yalancılıkla, iftira atmakla suçladı.

Vergili basın toplantısında şunları söyledi;

"Bugüne kadar kendisine hiç yalancı demedim. O kadar rahatlıkla çarpıtabiliyor ki. Hiç pazartesi günleri Karabük’te olmamışız. Hiç problem yok, Karabüklüler benim ne yaptığımı biliyor ve Karabük’ün ne caddesinden, ne sokağından, ne de Karabük’ün içinden kopmuş biriyim. Yanında korumasıyla gezen biri değilim. Hiç kimseyle bir problemim olmamış. Şunu o kadar rahatlıkla söyleyebiliyor ki insan biraz düşünür ve yaşar sonra söyler;

‘Randevu alıp insanlar sana ulaşamadı bile. 10 yıl boyunca insanlar sana hiç ulaşamadı. Horlandı, kovuldu, kötü sözlerle muhatap oldular. Şimdi seçim geldi, hiç uğramadığın, 10 yıllık Belediye Başkanlığı döneminde bir kez bile çalışanların yanına gitmemiş birisi şimdi belediye çalışanlarına yemekler veriyor.’ gibi devam ediyor.

10 yıldan bu taraf randevu talebi gelip te görüşmediğim bir Allah’ın kulu yoktur. Onu bırakın senede 2 kere muntazam mahalle toplantıları yapılmıştır. Herkesin ne problemi varsa gelmiş konuşmuştur. Tabi bazı provokatör amaçlı kişiler ‘benimle konuşmadı, şunu yaptı, bunu yaptı’ diyebilir. Ama kendi menfaat işleri ile ilgili gelen kişilere durum kırıcı olmadan izah edilmiştir, o taleplerine cevap verilmemiştir. Ben Belediye Başkanıyım, benim görevim insanları kovmak, horlamak değil. Ben köyde büyümüşüm, işçiliği görmüşüm, varlığı da yokluğu da görmüşüm. İnsanlara nasıl değer verileceğini çok iyi bilen biriyim.

İşçimle hiç bayramlaşmamışım. Evet ben işçiyi bayramlaşma sırasına sokup kimseye elimi öptürmeyi sevmeyen biriyim. Bayramlaşmak için makama gelen herkese de kapım sonsuza kadar açıktı. İşçi arkadaşlarımız da gelip bayramlaşıyorlardı ki o tür prosedürleri, işçiyi toplayıp işçiyle siyaset yapacak, organizasyon yapıp gelin sizinle bayramlaşacağız, konuşacağız diyecek biri değilim. Çünkü yıllardan bu tarafa işçi çalıştırmışım. Bir tane işçi de gelsin desin ki, beni otururken gördü, geldi laf söyledi.

Şu anda Karabük’te hiç yaşamamış, Karabük’te Rafet Vergili ne yapmış, neler yapıyor, bunların hiçbirini görmeyip saygı unsurlarını tamamen ortadan kaldırarak, bir kendisini mağdur etme, iki karşısındakini itibarsızlaştırma programı ile siyasetine devam ediyor.

Bugüne kadar sizlerle yapmış olduğum basın toplantılarında, canlı yayınlarda 44 kere yalancı demiş, 19 kere iftiracı demiş, 8 kere şarlatan demiş ve kendisine 14 kere FETÖ’cü dediğimi söylemiş. Ben onu hiçbir zaman bir terör örgütüyle bağdaştırmadım. Bugüne kadar kendisine yalancı demedim. Ama bugüne kadar yapmış olduğu, söylemiş olduklarının tamamı yalan. Bu bir Belediye Başkanlık seçimi, yalan yarışması değil. Ben bir oy için hiç kimseye yalan söylemedim. Hiç çekinmeden her türlü vadi veriyor. Her şeyi yaparım diyor. Belediye kanunları şu bu, hiç birini incelemeden ve yanında hiçbir deneyimli arkadaşı olmadan her şeye tamam diyor.

Bizi seven de olabilir sevmeyen de olabilir, ben herkese Allah için hizmet ediyorum. Geçen bir Pazar yeri ziyaretinde diyor ki işgaliye paralarından borcumuz olduğu için problemini anlatıyor. Ama bu problemi anlatırken ortada şöyle bir yasal gerçek var. Ben zamanında buraya geldiğim zaman belediyenin 5 trilyon liralık alacağı vardı. Bunun 3 trilyon lirası faiz borcuydu. Biz faiz borçlarını silip anaparayı nasıl alabiliriz diye bir çalışma yaptığımız zaman kanun kitap önümüze bir sürü engeller çıktı. Anca bu faizlerin silinebilmesi mecliste alınacak bir kararla yapılabilir. Bunun dışında Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü’nün bir yazısını okuyorum;

‘Yukarıda açıklanan nedenlerle belediye meclislerinin su borçlarını uygulanan gecikme bedelleri de dahil belediye alacaklarının veya bu alacaklardan doğan gecikme bedellerinin kısmen veya tamamen ortadan kaldırılmasına yetkileri bulunmamaktadır.’ Diye, valilik kanalıyla gönderilmiş bir yönetmeliktir bu. Bu belediye kanunudur. Sen hiçbir vatandaşa, ben senin borcunu silerim diye bir oy için yalan söyleyemezsin. Eğer sen bunu çok arzu ediyorsan, o kardeşimizin borcunu gelir şahsın olarak ödersin. Tek çıkışı budur. Bu bir kanun maddesidir, ne faizi silebilir, ne de borcu silebilir. Buna yetkili ancak TBMM’dir.

Bir oy için bile hiç sıkılmadan bugünden itibaren bana ne kadar yalancı demişse, kendisine o kadar yalancı diyeceğim. Her şeyi yalan, her şeyi algı yönetimi. Bunun üzerine siyaset kurmuş, kendisini sürekli mağdur etmeye çalışan ve siyasetin seviyesini çok düşüren bir akademisyen var karşımızda. Tüm akademisyenleri tenzih ederim. Bir akademisyen için konuşuyorum. Kendisi iddia ettiği için konuşuyorum. Her şeyi, her türlü olguyu bilen, inşaatı bilen, yapıyı da bilen böyle bir şahıs Karabük’e kendisini ortaya koyup onu ben yaptım bunu ben yaptım siyerek bir yola çıkmış ve kendi yaptığı hataların hiç birisine cevap vermeden bir itibarsızlaştırma propagandasına devam etmekte.

Vaatleri vermek, insanları kandırmak kolay. İnsanları siyaseten kandırıp, insanların hayalleriyle oynayıp yapamadığınız, verdiğiniz sözler yerine gelmediği zaman insanların bir daha siyasetçilere güveni kalmaz. Şimdi bu arkadaş bunlara vakıf değil. O kadar bir hırsla, o kadar bir nefretle bir siyaset yapmakta."