CHP Karabük Milletvekili Uzm. Dr. Hüseyin Avni Aksoy, TBMM Genel Kurulu’nda 2020 yılı sağlık bakanlığı bütçesi ve Karabük ili sağlık sorunları hakkında söz aldı.


Milletvekili Aksoy, "Kırk beş yıldır sağlık mesleğinin içinde olan bir çocuk doktoru olarak bu onurlu kürsüden sağlık sisteminde gördüğüm aksaklıkları siz değerli milletvekillerine aktaracağım." diyerek başladığı sözlerine şu şekilde devam etti.

"Sağlıkta ilk konu doğru teşhis koymaktır. Yanlış teşhis hastanın hayatına mal olur. Sağlık sisteminde yapılan planlama ve yönetimsel hatalar da sektörü iflasa doğru sürükler. Dünya Sağlık Örgütüne göre sağlık bedenen, ruhen ve sosyal yönden tam iyilik hâli olarak tanımlanmaktadır.

Ülkemizde sağlık hizmetleri 3 basamaktan oluşur. Birinci basamak, koruyucu hekimlik yani aile hekimliği; ikinci basamak, ayakta teşhis ve tedavi klinikleri; üçüncü basamak, yataklı tedavi merkezleridir.

Koruyucu hekimliğin amacı temel sağlık hizmetlerini sunmaktır. Burada aşı ve bağışıklama en bilimsel uygulamadır. Çocuk doktoru olarak tavsiyem, çocuklarımıza mutlaka aşı yaptıralım, aşı reddini reddedelim.

Şu anki mevcut sistemde birinci ve ikinci basamak geri plana itilmiş ve doğrudan üçüncü basamak ön plana çıkarılmıştır. Tam bu noktada, insanlar üzerinden para kazanmayı hedefleyen şehir hastaneleri sisteme entegre edilmiştir. 2018 yılında yüzde 6,6, 2019'da yüzde 12,4, 2020 yılında yüzde 18 Sağlık Bakanlığı bütçesinden şehir hastanelerine verilen garanti ödeme yüzdeleridir. İlerleyen yıllarda bu hızla şehir hastanelerinde ısrar edilirse -üzülerek söylüyorum- Sağlık Bakanlığı bütçesinin tamamına yakını garanti ödemelere gidecektir. Bu sistem peşin peşin insanlarımızı hasta edip üzerinden para kazanma anlayışını göstermektedir.

Canımızı emanet ettiğimiz doktor, hemşire ve diğer sağlık personellerine uygulanan şiddet her geçen gün artmaktadır. Sağlıkta şiddetin önlenmesi için gerekli yasal düzenlemeler acilen hayata geçirilmelidir.

"Beni Türk hekimlerine emanet ediniz." diyen Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün canını emanet ettiği doktorlarımızın meslek örgütü olan Türk Tabipleri Birliğinin tabipler ve diğer sağlık çalışanları lehine gerekli yasal düzenlemeler yapılarak sağlık sistemine entegre edilmesi gerekmektedir.

3.600 ek gösterge seçim üzerinden bir buçuk yıl geçmesine rağmen çalışanlara verilmemiştir. Anestezi, psikoloji ve sosyoloji mezunu evlatlarımız mağdurdur ve atama beklemektedirler. Tüm alanlarda olduğu gibi, sağlık sektörü çalışanları da EYT mağdurudur ve yasanın çıkmasını beklemektedirler.

Hava ve çevre kirliliğinin çok yoğun olduğu cumhuriyet kenti Karabük'ümüzde insan sağlığı olumsuz yönde etkilenmektedir. İl nüfusu 248 bin olmasına rağmen yılda yaklaşık 2 milyon kişi polikliniklere başvurmuştur. İl merkezinde geçmiş zamanlarda 3 hastane varken günümüzde halkımız tek bir hastaneye mahkûm edilmiştir. Vatandaşlarımıza muayene için 15-20 gün sonrasına randevu verilmektedir.

Bu süre Safranbolu, Yenice, Eskipazar, Eflani ve Ovacık ilçelerimizde yığılmalara sebep olmaktadır. Bu onurlu kürsüden iki kez Karabük'te sağlıkta yönetimsel problemler ve kadrolaşma nedeniyle işlerin iyi gitmediğini söylemiştim. Bir kez daha tekrar ediyorum ki başta Safranbolu Devlet Hastanesi olmak üzere, sağlık yönünden Karabük ili mercek altına alınmalıdır.

Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunan 5 partinin ortak kararıyla Down sendromu, otizm ve diğer gelişim bozukluklarının araştırılması için komisyon kurulmuştu. Siyaset üstü olan bu Komisyon özel gereksinimli bireylere çeşitli olanaklar sağlanmasına vesile olacaktır. Komisyonumuzun Sağlık Bakanlığı ziyareti sırasında talebimiz üzerine Sayın Bakanımız ve meslektaşım "Özel Gereksinimli Bireyler Dairesi Başkanlığı" kurulmasına karar verdi. Bu kararından dolayı kendisine teşekkür ediyorum. Komisyon Başkanına ve milletvekili arkadaşlarıma da ayrıca teşekkür ediyorum. Komisyonumuzdaki uyumun Genel Kurulumuza da yansımasını temenni ederim.

Karabük'ümüzün Eskipazar ilçesinde, kesin kabulü 2018 yılında yani bir yıl önce yapılan devlet hastanesi zemin kayması sebebiyle boşaltılmıştır; bu durum bir millî servet kaybıdır, yetkililerin konuyla ilgili acil olarak önlem alması gerekmektedir.

Görüldüğü üzere, sağlık hizmetlerinde çeşitli aksaklıklar mevcuttur. Binalar için en tehlikeli durum zemin kaymasıdır. Siyasette de zemin kayarsa ayağınızın altı kayıyor demektir, parti kayıyor demektir. Zemin kaymaya başladıktan sonra sonuç, çöküş ve yıkımdır. Burada bir yıl önce yapılan Eskipazar Devlet Hastanesini şöyle bir göstereyim, Sayın Bakanımıza da göstereyim.

Sayın milletvekilleri, zemininize dikkat ediniz, bizim için mevzu olan vatansa gerisi teferruattır."