Karabük Barosunun 13. Olağan Genel Kurulu yapıldı. Mevcut Başkan Av.Rıdvan Erdoğan 5. Kez Baro Başkanlığına seçildi.

Baro Sosyal Tesislerinde yapılan genel kurulda iki başkan adayı yarıştı. Av.Rıdvan Erdoğan ve Av. Habibe Kuzyaka’nın aday olduğu seçimde Baro Başkanı Av. Rıdvan Erdoğan 75 oy alarak 5. Kez Karabük Barosu Başkanlığına seçildi. Av. Habibe Kuzyaka ise 67 oy aldı.

Genel Kurulun açılış konuşmasına yapan Baro Başkanı Erdoğan geçmiş iki yıllık dönem içinde yaptıkları çalışmaları anlattı. Erdoğan şu görüşlere yer verdi “ 13. Olağan genel kurulumuzun baromuz, meslek camiamız ve kentimiz için hayırlı sonuçlar getirmesini diliyorum.

Sözlerimin başında Cumhuriyetimizin Kurucusu İstiklal Harbimizin Başkumandanı, Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları başta olmak üzere, vatanımız , ülkemiz için can veren, kan veren tüm şehitlerimizi, gazilerimizi saygıyla rahmetle anıyorum.

Yine sözlerime başlarken Baromuza mensup olan ve ebediyete intikal eden tüm meslektaşlarımızı, Baromuza çok önemli, çok değerli hizmetlerde bulunan önceki Baro Başkanlarımızdan Av. Uğur Varlık abimizi ve Av. Tanju Korkut abimizi, yine Baromuzun kuruluşunda büyük emekleri geçen Av. Kemal Sürmen Abimizi saygıyla rahmetle anıyorum.

Ve yine Baromuzun kuruluş sürecinde çok büyük fedakarlıklar ile Baromuzun bugünlere gelmesine katkı veren ve ebediyete intikal eden tüm meslek büyüklerimizi saygıyla rahmetle anıyor, hayatta olanlarına sağlık ve afiyet diliyorum. Yine bu vesileyle Baromuza çok değerli hizmetlerde bulunmuş olan önceki Baro Başkanlarımızdan Ali Çetin Aygün abimizi ve Fatma Şirin kardeşimi de burada saygıyla anıyorum.

Bugün Baromuzun 13. Olağan genel kurulunu yapmaktayız. Yönetim Kurulu olarak görevde bulunduğumuz son iki yıllık dönem içinde ülke gündemi, yargı ve meslek camiamızın gündemi bakımından oldukça yoğun ve hareketli günler geçirdik, halende geçirmeye devam ediyoruz.

Bildiğiniz üzere 15 Temmuz darbe girişiminden sonra ülkemizde yargı sistemi içinde adeta büyük bir deprem meydana geldi ve süreç içinde 4000 civarında hakim ve savcı meslekten ihraç edildi. Bunun yanında adliye personeli bağlamında da çok sayıda ihraç meydana geldi. Tüm bu gelişmeler ülke genelinde adliyelerde hizmetlerin yürütülmesinde sıkıntı ortaya çıkardı.

Kadrolardaki boşalmalar sebebiyle pek çok mahkemenin işleyişinde aksamalar meydana geldi. Diğer yandan avukatlık mesleğinin ifası noktasında OHAL süreci sebebiyle çeşitli sorunlar ortaya çıktı. Geçtiğimiz iki yıllık dönem tüm Barolar ve meslek camiamız bakımından genelde bu tür sıkıntılarla, sorunlarla mücadele ile geçti.

Biz bu süreçte Baro olarak mesleğin ifasında ortaya çıkan sorunlara karşı idari ve adli tüm birimlerde gerekli müdahaleleri anında yaparak meslektaşlarımızın yanında olduk.

Başsavcılık ve emniyet birimleri ile sürekli temas halinde olarak avukatlık hizmetlerinin yürütülmesinde ortaya çıkan sorunlara karşı tepkimizi ortaya koyduk, soruşturma süreçlerinin CMK hükümlerine uygun biçimde yapılması için gereken mücadeleyi verdik.

Meslektaşlarımızın cezaevinde müvekkilleri ile görüşmelerinde çıkan sorunlara sürekli müdahil olarak ülke genelindeki pek çok cezaevine nazaran Karabük Kapalı cezaevinde meslektaşlarımızın rahat bir ortamda müvekkilleri ile görüşmelerini temin ettik.

Bu bağlamda ülke genelinde pek çok cezaevinde avukat müvekkil görüşmeleri kamera takibinde ve görevli personel eşliğinde yapılırken ilimiz cezaevinde bu uygulama hiç olmadı ve meslektaşlarımız rahat bir ortamda görüşmelerini yaptılar.

OHAL süreci ile ilgili bu çalışmalarımızın yanında son iki yıllık süreç içinde ülke genelinde ses getiren ve baromuzun adını ön plana çıkaran çok önemli başkaca faaliyetlerimiz de oldu. 10-11 Şubat 2018 tarihleri arasında baromuzun ev sahipliğinde düzenlenen Karadeniz Baroları Genişletilmiş Başkanlar Toplantısı bu bağlamda ülke genelinde ses getiren ve Baromuzun adını tarihe yazdıran bir toplantı oldu.

Bu toplantı yapıldığı tarih itibariyle çok kritik bir sürece denk geldi. Bilindiği üzere 2018 yılı Ocak ayında Barolara yönelik olumsuz bazı yasal düzenlemelerin yapılacağına ilişkin bir takım tartışmalar gündeme gelmişti. Hatta ve hatta Baroların kapatılacağı şeklinde bir takım tartışmalar yaşanıyordu. Bu tartışma sürecinde Türkiye Barolar Birliğinin ve tüm Baroların ortak bir görüş etrafında birleşerek kamuoyuna seslenmeleri gerekiyordu.

Bu konuda TBB yönetim kurulunun ve Baromuzun ortak kararı ile kamuoyuna yönelik ilk mesajın Karabük’ten verilmesi görüşü benimsendi. Bu Baromuz için çok kritik bir karar ve süreçti. Ve hepinizin hatırlayacağı üzere pek çok TV kanalından canlı olarak yayınlanan bir toplantı süreci ile buradan ülkeye mesaj verildi.

İlk mesajın Karabük’ten verilmesi elbetteki tesadüf değildi. Bizim baro olarak herkese güven veren duruşumuz ve çizgimiz , çok farklı siyasi kesimlerin bize yönelik olarak güven duygusu içinde olması, çok farklı kesimlerin ve görüşlerin dilinden anlayan uzlaştırıcı / birleştirici yapıya sahip olmamız bu konuda başlıca etken oldu.

Bu bağlamda Karadeniz Bölge Baroları Başkanlar Toplantısı olarak planlanan toplantımız aniden ortaya çıkan bir gündem ile ve bizim yoğun gayretlerimiz ile ülkenin her tarafından Baro Başkanlarının ve baro yöneticilerinin katıldığı bir platforma dönüştü.

Bu toplantı sürecinde çok farklı kesimlerden pek çok Baro Başkanı bizim birleştirici yapımız ve herkese güven veren duruşumuz sebebiyle gönül rahatlığı ile buradaki toplantıya katıldılar ve buradan ülkeye mesajlarını verdiler.

Bu toplantı, hem Baromuzun tarihine hem Türkiye Barolar Birliğinin tarihine, hem de ülkemizin hukuk tarihine altın harflerle kazınmış olan bir etkinlik olarak geçmiş oldu.

Ben inanıyorum ki, gelecekte ülkemizin hukuk tarihi yazıldığında Baromuzun ev sahipliğinde yapılan bu toplantı, Barolar arasında ortak görüşün oluşması, farklı görüşlerin ve kesimlerin ortak bir çizgiye gelmeleri noktasında oynadığı kritik rol ile mutlaka anılacaktır.

Bu toplantı öncesinde ve sonrasında da baro olarak çok yoğun bir mesai yürüttük. Bu süreçte hem Barolar Birliğimiz ile hem siyasi iktidar çevresi ile çok yoğun görüşmelerimiz oldu.

Karabük’ten verilecek mesajın birleştirici olması, taraflar arasında diyalog ve uzlaşma kanallarının açık tutulması konusunda çok kritik görüşmelerimiz oldu.

Öncelikle toplantı öncesinde tüm baroların birlik beraberlik görüntüsü vermesi için farklı kesimlerden Baro Başkanlarının Karabük’teki toplantıya katılımını sağlamak üzere çok yoğun çabalarımız oldu.

Zaten Barolar Birliği de bizim çok farklı kesimlerden Baro Başkanlarını buraya toplayabileceğimizi bildiği için ilk mesajın buradan verilmesi kararına vardı. Bu gayretlerimiz ile toplantıya 31 ilin Baro Başkanı katıldı.

Bu süreçte kritik öneme sahip çok sayıda ilin Baro Başkanı şahsen benim ısrarlarım ile bu toplantıya geldiler. Siyasi iktidara yakın olan pek çok Baro Başkanı benim ısrarımla buradaki toplantıya katıldılar ve buradan birlik beraberlik görüntüsü verilmesine katkıda bulundular. Bu bakımdan Karabük Barosu olarak bu süreçte çok kritik bir rol oynadık.

Ve hatırlanacağı üzere Karabük Toplantısı 11 Şubat’ta yapıldıktan sonra burada oluşan birlik ve beraberlik iklimi ile Ankara Toplantısına gidildi. Şayet Karabük toplantısında biz farklı kesimlerden arkadaşlarımızı burada toplayıp birlik beraberlik görüntüsü vermeseydik Ankara Toplantısının başarılı olma ihtimali yoktu. Ve bu sürecinde başarılı olma ihtimali yoktu.

11 Şubattaki Karabük Toplantısı ile 24 Şubattaki Ankara Toplantısı arasındaki 13 günlük süreçte de yoğun görüşmelerimiz oldu. Karabük’ten verilen birlik beraberlik mesajının kaybolmaması ve olayın bir kutuplaşmaya dönmemesi için bu süreçte de yoğun gayretlerde bulunduk. Tabiki bu süreçte krizin çözümü için bizim dışımızda da çok sayıda Baro gayret gösterdi.

Onların da hakkını teslim edelim. Adalet Bakanlığı bünyesinde ve HSK bünyesinde yer alan çok sayıda bürokratta bu süreçte inisiyatif alarak krizin çözümü noktasında gayret gösterdi. Gösterilen tüm çabaların sonucu olarak 24 Şubattaki Ankara Toplantısı öncesi belli bir noktaya gelindi ve toplantının yapılacağı sabahın gecesinde 23 Şubat’ı 24 Şubat’a bağlayan gece 23.00 sularında Sayın Başbakan Binali Yıldırım’ın Birlik Başkanımız Feyzioğlu’nu arayarak sabah görüşme için randevu vermesi üzerine krizin aşılması süreci doğdu ve bugüne gelindi.

Özet olarak Karabük Barosu olarak bu tarihsel süreçte çok kritik bir rol oynayarak mesleğimize, meslek örgütümüze, ülkemize ve ülke barışına hizmet ettik. Bu hizmetimizi tarih mutlaka kaydedecektir. Ortaya koyduğumuz bu başarı sadece Baro Yönetimi olarak bize ait değildir, bu tüm meslektaşlarımın başarısıdır, hepimizin başarısıdır.

Geçtiğimiz 2 yıllık süreçte bu çok önemli faaliyetimizin yanında elbetteki başka alanlarda da faaliyetlerimiz oldu. Arkadaşlarımız çalışma raporunu okurken bunları detaylı olarak açıklayacaklar. Bu bağlamda 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 253, 254 ve 255 inci maddelerinde düzenlenen uzlaştırma uygulaması ile ilgili olarak geçtiğimiz dönem çalışmalarımız oldu.

Bilindiği üzere uzlaştırma uygulaması ile ilgili çıkarılan 5.8.2017 tarihli resmi gazetede yayınlanan yönetmelik ile uzlaştırma uygulamasına ilişkin, uzlaştırmacıların niteliklerine ilişkin ve uzlaştırmacı eğitimi verecek kişi ve kurumlara ilişkin düzenleme yapılmıştı. Yönetmeliğin 51. Maddesi uyarınca Uzlaştırmacı eğitiminin üniversitelerin hukuk fakülteleri, Türkiye Barolar Birliği veya Türkiye Adalet Akademisi tarafından verileceği öngörülmüştü.

Bu konuda Baro olarak derhal harekete geçerek 23-30 Aralık 2017 tarihlerinde Türkiye Barolar Birliği Eğitim Merkezi ile işbirliği yaparak Baro Sosyal Tesislerimizde Uzlaştırma Temel Eğitimi verdik ve çok sayıda meslektaşımızın uzlaştırmacı belgesi almasını sağladık.

Yine geçtiğimiz dönem içinde bildiğiniz üzere 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 3. Maddesinde yapılan düzenleme ile belirli bazı iş davalara bakımından arabulucuya gitmek dava şartı haline getirildi.

Bunun üzerine baro olarak derhal harekete geçerek Arabuluculuk Siciline kayıtlı meslektaşlarımıza iş hukuku alanında uzmanlık eğitimi aldırmak için girişimde bulunduk.

Bu bağlamda 18-22 Aralık 2017 tarihinde Türkiye Barolar Birliği Eğitim Merkezi ve Baromuzun işbirliği ile Baro Sosyal Tesislerimizde İş Hukukunda Arabuluculuk Uzmanlık Eğitimi düzenledik. Bu eğitim ile çok sayıda meslektaşımız uzman arabulucu ünvanı almış oldular.

Bunun yanında Baromuzca daha önce 28 Mart 2016 – 03 Nisan 2016 tarihleri arasında Sakarya Üniversitesi Hukuk Fakültesi ile işbirliği yapılarak Arabuluculuk Temel Eğitimi vermiştik.

Ve o dönemde çok sayıda arkadaşımız arabulucu ünvanı almıştı. Geçtiğimiz dönemde de meslektaşlarımızdan gelen yoğun talep üzerine bu kez Hasan Kalyoncu Üniversitesi ile işbirliği yaparak 31 Mart 2018 - 08 Nisan 2018 tarihleri arasında Baro Sosyal Tesislerimizde bir kez daha Arabuluculuk Temel Eğitimi kursu açtık.

Bu konuda talep oldukça bu eğitimi vermeye devam edeceğiz. Yine dönem içinde 24 Mart 2018 tarihinde Meslek İçi Eğitim Seminerler kapsamında Türkiye Barolar Birliği Eğitim Merkezi ve Baromuzun işbirliği ile Baro Sosyal Tesislerimizde Mal Rejimleri konulu eğitim Semineri gerçekleştirildi.

Yine geçtiğimiz dönem baro olarak uzun bir aradan sonra Karadeniz Baroları Futbol turnuvasına katıldık. Rize de yapılan turnuvaya geniş bir kadro ve kafile ile katıldık. Forma giyen arkadaşlarımız büyük bir mücadele örneği gösterdiler. Takımımız oynadığı futbol ile beğeni topladı.

Ayrıca takımımız centilmenlik kupasını almaya hak kazandı. Bu da baromuz için önemli bir süreçti. İlerleyen süreçte de bu turnuvaya katılmaya devam edeceğiz. Gençlerimizle her alanda her zaman birlikte olmaya devam edeceğiz. Futbolda ve diğer sportif faaliyetlerde çok daha ileri noktalara geleceğiz.

Baromuzun temsili adına bu tür faaliyetlere katılmanın önemli olduğunu düşünmekteyiz. Bu duygu ve düşüncelerle ben açılış konuşmama burada son veriyorum. Biraz sonra adaylık konuşmamda yeni dönemle ilgili hedeflerimizi ortaya koyacağız.

13. Olağan genel kurulumuzun tüm meslektaşlarımız için, baromuz için hayırlı uğurlu olmasını bir kez daha temenni ediyorum. Katılımınızdan dolayı hepinize teşekkür ediyorum. Saygılarımı sunuyorum.”