Karabük Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hür Mahmut Yücer ile kısa adı KİLAM olan Karabük İlmi Araştırmalar Merkezi hakkında bir söyleşi gerçekleştirdik.


İlahiyat Fakültesi Dekanı ve Karabük İlmi Araştırmalar Merkezi Başkanı (KİLAM) Prof. Dr. Hür Mahmut Yücer, 2015 Ocak ayında kurulan KİLAM ile Karabük Üniversitesi öğrencilerine eğitsel ve kültürel faaliyetler çerçevesinde İslam kültürünü ve medeniyetini daha yakından tanımalarını, kendi kültürel ve tarihi kökleriyle yakın ilişki kurmalarını ve yeni nesiller yetiştirmek üzere Batı düşünce tarihini ve İslam medeniyetinin özelliklerini bilerek topluma daha aktif bireyler olarak katılım sağlamalarını hedeflediklerini belirtti.

“İlahiyat fakülteleri toplumun manevî lider ve önderlik ihtiyacını karşılamak için kurulmuş müesseselerdir”

Prof. Dr. Hür Mahmut Yücer, Türkiye’deki ilahiyat fakültelerinin bir yandan diyanetin ve milli eğitimin ihtiyaçlarını, diğer taraftan üniversitedeki akademisyen ihtiyacını ve en önemlisi de toplumun manevî lider ve önderlik ihtiyacını karşılamak, topluma ruh üflemek, toplumun manevî hamurunu yoğurmak üzere kurulmuş müesseseler olduğunu söyledi. Prof. Dr. Yücer, “Bu müesseseler her ne kadar geleneksel klasiklere, eserlere yaslansa da modern ve Avrupai metotlar uygulaması yönüyle de -modern ve Avrupai’den kastım da pozitivizm ve rasyonalizm-  pozitivist ve rasyonalist metodoloji ile bu eserlere ve geleneğe baktığı için ilahiyatçılar içinden arızalı tipler, sıkıntılı tipler çıkabilmektedir. Yani, ilahiyatçılar içerisinde namaz kılmayan ya da ulemâya düşman olabilen, sahabeye düşman olabilen hatta Hz. Peygamber efendimize mesafeli duran ilahiyat mezunları da olabilmektedir.” dedi.

“KİLAM ile öğrencilerimizin sosyalleşmesine ve entelektüel gelişimine katkıda bulunmayı amaçlıyoruz”

KİLAM’a ihtiyaç duyulma sebepleri üzerinde duran Yücer, “Öğrencilerimiz genelde fiziki ihtiyaçlarına yoğunlaşmış olsalar da aslında öğrencilerimizin esas ihtiyacı olan şey; zihinsel ve kalben onları doyuracak müesseselerdir. Karabük’te İlahiyat Fakültesi dışında öğrencilerimizin kendilerini besleyebilecekleri, ilahiyata yardımcı dersler ya da ilahiyat üzeri eğitim alabilecekleri kurum, kuruluş ve ortamlar bulunmamaktadır.

Bu nedenle KİLAM gibi bir oluşum vasıtası ile öğrencilerimizin sosyalleşmesine ve entelektüel gelişimine katkıda bulunmak, bu sayede onları kendilerine ve topluma zararlı olabilecek alışkanlıklardan uzaklaştırmak, milli ve manevî duygularını canlandırarak topluma yararlı bireyler olmalarını sağlamayı amaçlamaktayız.” dedi.

“KİLAM’da üç türlü faaliyet alanı belirledik”

KİLAM’da yapılan çalışmalara da değinen Prof. Dr. Yücer şunları kaydetti: “KİLAM’da gönüllü öğrenciler ve gönüllü hocalarımız mevcut. Biz mesnevi okumalarından tutun da sufi psikolojisine kadar ya da Osmanlıca tasavvuf metinlerinden tutun da benim yürüttüğüm atölye çalışmalarına kadar çok sayıda program organize etmeye çalıştık. Kendimize 3 türlü faaliyet alanı belirlemiştik.

İlki seminerler ki bunlar biraz daha öğrencinin pasif olduğu hocanın aktif olduğu çalışmalardır ve genellikle öğrenci semineri dinledikten sonra %80’ini unutur. İkincisi atölye çalışmaları, benim de biyografi atölyesi olarak yürüttüğüm bir çalışma vardı. Şimdiye kadar 12 bülten çıkardık. Biyografi atölyesi de belli şahısların kitaplarını okuyup kritik etmek üzere kurduğumuz bir atölye idi. Burada şimdiye kadar 50 sayıda öğrencimiz belli eserler üzerinden kritikler yaptılar ve yapmaya da devam ediyorlar. Üçüncüsü ise eğitim kampları idi. O faaliyetleri tam manası ile yapabildiğimizi söyleyemem. Ama öğrencimizin büyük oranda ihtiyacı olduğunu belirtebilirim.”

“Öğrenci yetiştirmek ile mükellefiz”

Üniversitede öğrenim görmenin sadece müfredat ile sınırlı derslerden ibaret olmadığına değinen Prof. Dr. Hür Mahmut Yücer “Değişen şartlar sebebiyle öğrencilerimiz artık derslere hatta çok önemli konferanslara, seminerlere, panellere katılmıyorlar. Onların amacı sadece maddi, dünyevi ve diplomaya yönelik olduğu için bunları görmezden gelebiliyorlar.

Çok sayıda hoca getiriyoruz konferans için, bilim adamı getiriyoruz seminerler için fakat öğrenciler iştirak etmeyebiliyorlar. Bunları görmeyip atölye çalışmalarına yoğunlaşmamız gerekiyor. Spesifik, daha üst seviyede öğrenci yetiştirecek tarzda, özel öğrenci gruplarına özel dersler vererek, yüksek lisans doktora seviyesinde dersler vererek geleceğe seçkin bir grup yetiştirmemiz gerekiyor. 55.000 öğrenci içerisinden seçkin gruplar çıkarmamız gerekiyor. Bunlar bir sonraki kuşaktaki öğrencilere rehberlik edecektir. Önderlik edecektir, örneklik edecektir.” şeklinde konuştu.

“Atölye çalışmalarına yoğunlaşmak gerekiyor”

Okuyan, okuduğunu yorumlayan ve yazma kabiliyetini geliştiren öğrencilere ihtiyaç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Hür Mahmut Yücer, bu konuda atölye çalışmalarının öğrencilere büyük oranda destek verdiğini belirtti. Yücer “Atölye çalışmasından kastım yazılı ürün vermektir. Yani öğrencinin bir şeyler okuması önemli değil, okuduğunu yorumlama ve yazıya geçirme yeteneği önemlidir.

Kur’an-ı Kerim’de okumak önemlidir ama yazmak daha önemlidir. Yazmakla ilgili olaraktan Kalem Sûresi var. Başlı başına bir sûre var. Dolayısı ile yazma her devirde önemlidir. Günümüzde ise toplumları yönlendirme, imaj oluşturma, insanları heveslendirme ve yön vermeye matuf olarak insanlar yazmaya yönelirler. Bu aslında Müslümanların birinci vazifesidir. Okumaktan önce yazmayı hedeflemelidirler. Yazmak bir üniversite talebesinin ya da bir ilahiyat talebesinin en önemli konusu olmalıdır.” dedi.

“Toplumun iki tip insana ihtiyacı var”

Gayret, azim ve istikrar ile engellerin birer birer aşılacağı konusuna da değinen Prof. Dr. Hür Mahmut Yücer bu konuda; “Toplumun 2 tip insana ihtiyacı var, hayati olarak 2 alana ihtiyacı var. Birisi bedenleri tamir eden tıp, ikincisi de gönülleri imar eden ilahiyatçıya ihtiyaç var.

Dolayısı ile ilahiyat çok önemli bir branş. Tıp kadar önemli bir branş. Maddi karşılığı yok çalışmanın ama tıpçılar kadar da çalışamıyor ilahiyatçılar. Bu bir vakıadır, realitedir. Çok zeki olan çocuklarımız, çalışkan olan çocuklarımız tıbba gidiyor ama insanın manevi tarafını ruhi tarafını imar edecek, ihya edecek ilahiyat alanına öğrencilerimiz biraz daha geriden gelebiliyor.

Bu geriden gelmeyi şayet çalışarak ikmal etmezlerse verimli sonuç alınamıyor. Ben üniversiteye giren, ilahiyat fakültesine gelen öğrencilerimizin bu şuur ve donanımla yetişmelerini arzu ederim, temenni ederim ve tavsiye ederim.” ifadelerine yer verdi.

“Türkiye ölçeğinde değil, dünya ölçeğinde eğitimlerinizi tamamlayın”

Son olarak öğrencilere tavsiyelerde bulunan Prof. Dr. Hür Mahmut Yücer, “Öğrencilerimiz malum olduğu üzere Karabük’e sadece diploma almak ve hemen akabinde de herhangi bir yere atanıp iş bulmak için geliyorlar. Halbuki bir 5 sene sonra hiçbir bakanlığın kadrosu, tarih, edebiyat, coğrafya, fizik, kimya ya da ilahiyat bu kadar mezun öğrenciyi alamayacak.

Alamayınca da diplomalı ordu önümüze çıkacak. Esas sosyal sıkıntılar o zaman baş gösterebilir. Ama benim öğrencilerimize bu gibi sıkıntılara düşmemeleri için tavsiyem buraya sadece diploma almak için değil, Türkiye ölçeğinde eğitim değil, dünya ölçeğinde eğitimlerini tamamlayarak Karabük’ten ayrılmalarını tavsiye ederim. Bu sebeple sizin bu röportajınız vesilesi ile de sizlere ve külliye yayınına teşekkür ederim. Sağlıklı, sıhhatli çalışmalar dilerim. Başarılar dilerim.” şeklinde konuştu.

Editör: Haber Merkezi