Saygıdeğer basın mensupları, değerli Karabüklüler…

Bugün, 1922 yılında kazanılan Başkomutanlık Meydan Muharebesi’nin (Büyük Taarruz) yıldönümünü kutlamaktayız. Dünya tarihinde emperyalizme karşı kazanılmış en büyük ve en net zaferin 96. yılına erişmenin gururu ve mutluluğu içindeyiz.

Büyük Taarruz; yok edilmek istenen Türk Milleti’nin bağımsızlık ve özgürlük mücadelesinin son halkasıdır. Kazanılan zaferle, savaş dönemi sona ermiş ve diğer devrimlere geçilmiştir.

Türk Devriminde göze çarpan; devrimci, isyankar, özgürlükçü ve bağımsızlıkçı oluşum Müdafaa-i Hukuk’tur. Müdafaa-i Hukuk, hem bir ruhtur hem bir kadrodur. Kuva-yi Milliye ise, Müdafaa-i Hukuk’un eylemsel tarafıdır. Kurtuluş Savaşı’nı kazanan Müdafaa-i Hukuk kadrosu, aynı zamanda partimizin de kurucu kadrosudur ve parti tüzüğümüzün 1. Maddesine göre, partimiz Müdafaa-i Hukuk Cemiyetlerinin devamıdır.
Müdafaa-i Hukuk; özgürlük ve bağımsızlığın akılcı bir şekilde korunması için, emperyalizme ve her türlü zulme karşı yapılan topyekun mücadelenin itici gücüdür. Müdafaa-i Hukuk ruhunun kurucusu ve rol modeli ise elbette ki Mustafa Kemal Atatürk’tür.
“Allah izin verirse, düşmanı tek başım kırarım, yeter ki cesedimi düşmanlarda bırakmayın” diyen Rahime Onbaşı; milis birliğiyle, 1.000 kişilik Yunan müfrezesini ele geçiren 24 yaşındaki Yörük Ali Efe; almayı vaat ettiği tepeyi alamadığı için intihar eden Albay Reşat; adı bilinen veya bilinmeyen rütbeli, rütbesiz, milis veya çeteci Müdafaa-i Hukuk ruhunu benimseyerek mücadele veren herkes, bu tarihi zaferde büyük pay sahibidir.

Falih Rıfkı ATAY, büyük zaferin önemini şu şekilde vurgulamıştır: “Nemiz varsa, eğer bağımsız bir devlet kurmuşsak; hür vatandaşlar olmuşsak; şerefli insanlar olarak dolaşıyorsak; yurdumuzu Batı’nın, vicdanımızı ve düşüncemizi Doğu’nun pençesinden kurtarmışsak; şu denizlere bizim diye bakıyor, bu topraklarda ana bağrının sıcaklığını duyuyorsak; belki nefes alıyorsak, hepsini – her şeyi 30 Ağustos Zaferine borçluyuz.”

Büyük Zaferi anlamanın en doğru yolu, Müdafaa-i Hukuk ruhunu doğru kavramaktır. Bu ruh sayesindedir ki, diğer milletler de uyanışa geçmiş ve kendi deyimleriyle “Emperyal devletleri Tanrı olarak görmekten” vazgeçmişlerdir.

Bu vesileyle ülkemizin içinde bulunduğu mali, siyasi ve diplomatik sorunların çözümünün; partimizin kurucu felsefesi olan Müdafaa-i Hukuk ruhu olduğunu bir kere daha hatırlatmakta fayda görüyoruz. Tüm halkımızın Zafer Bayramını kutlarken, vatanımız için şehit düşen ve gazi olan herkesi saygıyla anıyoruz.

Editör: Haber Merkezi