KARDEMİR A.Ş. Yönetim Kurulu Üyeleri ve Çağ Çelik D.Ç. Şirketinin sahipleri Kamil Güleç ve oğlu H. Çağrı Güleç bir basın açıklaması yayınlayarak, son günlerdeki cevher yolsuzluğuna değindiler.

YAHUDİ İŞ ADAMI GÜLEÇ’LERİN AKRABASI MI?

“Kamil Güleç ve H. Çağrı Güleç, Neyma Madencilik unvanlı şirketin ortağı yada yöneticisi, ilişkili tarafı değildir. Kardemir AŞ.’nin, yüklenicisi Neyma şirket ile arasındaki bir mal ve hizmet alımına ilişkin yürütülen işlerde, doğmuş ya da doğabilecek herhangi bir uyuşmazlıkta şahıslarımızın, fail gibi sunulup mesnetsizce iddialarla haber öznesi yapılmamız hukuka ve ahlaka aykırıdır.” Demişler açıklamalarının bir kısmında.

KARDEMİR A.Ş.’ye mal alım şartnamesinde demir oranının %50-55 oranında olması gerektiği yer alırken, İskenderun D.Ç.’de yaptırılan son laboratuvar analizlerinde söz konusu cevherin %41.6 oranında demir cevheri içerdiği ve tufal gibi yabancı malzemeler karıştırılarak 6 yıl boyunca yine hileli cevher verildiği iç denetim raporları sayesinde ortaya çıkmıştı.

Baba-Oğul Güleç’ler, Neyma Madencilik şirketi ile hiçbir ilişiği olmadığını vurguluyor. Resmiyette olmayabilir ama yıllarca bu cevherin tufal ve diğer maddeler ile harmanlama işlemi denilen karışımı Çağ Çelik Fabrikasının sahasında yapıldı.

Neyma Madenciliğin sahibi Yahudi kökenli iş adamı Nesim Funes’e Güleç’ler neden böyle bir imkan sağladı.

Bu Yahudi iş adamı ile bir akrabalıkları mı vardı da bu hizmeti verdiler?

Ayrıca 6 yıl boyunca Neyma Madenciliğin nakliye işini yine Güleç’lerin damadı Soner Özbey’in başında olduğu Dez lojistik firmasının aralıksız yapması da tamamen ticari bir tesadüf mü?

 

BABA-OĞUL GÜLEÇ’LER YALANLARLA VE RİYAKRLIKLA HALKI KANDIRMAYA MI ÇALIŞIYORLAR?

Yine Güleç’ler yayınladığı açıklamada “Kardemir AŞ.’de iş akdi feshedilen vasıflı personelimize gösterdiğimiz ahde vefaya kulp takılacağına, Kardemir AŞ.’de yetişmiş işgücü olan kıymetli evlatlarımızın kapı önüne konulması….” Şeklinde bir ifadeye yer vermişler.

Kamil Güleç ve oğul H. Çağrı Güleç, “Kardemir’den iş akdi fesih edilen kıymetli evlatlarımıza ahde vefa gösterdik” diyorlar.

Kamuoyu adına soruyoruz; Ahmet Aycan, Mehmet Aguş, Ercüment Ünal, Mansur Yeke, Av. Soner Alkan ve Figen Dikilitaş gibi isimlerin KARDEMİR’den iş akitleri fesih edilmesi hususunda, Yönetim Kurulu olarak siz ne oy verdiniz?

Bu isimlerin tamamının gönderilmesinde baba-oğul olarak siz Güleç’lerin imzası yok mu?

Hırstan ve öfkeden gözleriniz o kadar kararmış, o kadar beyin durumuna uğramışsınız ki; Yönetim Kurulu kararlarında, kıymetli evlatlarınızın gönderilmesinde sizin de imzanız olduğunu ya unuttunuz ya da yalanlarınızla halkı kandırıp, tam bir riya içindesiniz.

Madem bu kadar ahde vefalısınız, neden Yönetim Kurulu kararlarının altına şerh koymadınız ve baştan dik duruş sergilemediniz.

Riyakarlığınızı, yalanlarınızla neden saklıyorsunuz?

 

AHDE VEFA MI, ŞAHSA VEFA MI?

Kardemir’den sizin de imzanız ile gönderilen o kadar isimden niye yalnızca Figen Dikilitaş ve Ayşe Hocaoğlu’nu kendi şirketlerinize işbaşı yaptırdınız?

Yıllarca Kalite Metalürji ve Laboratuvar Müdürlüğü yapan Figen Dikilitaş’ın 6 yıl boyunca KARDEMİR’e verilen düşük kaliteli ve hileli cevherlerin analizinde ve alımında hiçbir dahili olmadı değil mi?

Yine KARDÖKMAK A.Ş. bünyesinde çalışan Ayşe Hocaoğlu’nun 2017 yılında KARDÖKMAK ve KARÇEL A.Ş.’den yaptığınız usulsüz hisse takaslarında acaba bir hizmeti olmuş olabilir mi?

Mesela KARDÖKMAK’ın ilgili evraklarını saklamak gibi…

Yine mesela muhasebe kayıtları ile oynamak gibi…

Madem Karabük’ün evlatlarına sahip çıkıyorsunuz, neden Kardemir’den gönderilen diğerlerini de şirketiniz de istihdam etmediniz?

 

“KARDEMİR’E İTHAL YÖNETİCİ” DEDİKLERİ KİŞİLER KİMİN BAŞKANLIĞINDA GELDİ?

Madem Karabük’ün çocuklarına karşı bu kadar ahde vefalısınız, madem Karabük dışından KARDEMİR’e gelenler sizin için ithal kişiler…

Kaldı ki bu bölgecilik ve kafatasçılık tarihin karanlıklarına yıllar önce gömüldü ve siz bu ırkçı zihniyeti hortlatamazsınız.

Sıkıştığınız zaman “Biz Karabük’ün öz evlatlarıyız, onlar dışarıdan gelen ithal kişiler” diyorsunuz ama Karabük 81 vilayetten göçenler ile meydana gelmiş bir Cumhuriyet Kentidir.

Sizin sapkın, kafatasçı ve bölgeci zihniyetinize göre 120 Bin nüfuslu Karabük’ün, 100 Bini dışarıdan gelen ithal kişiler öyleyse.

“Kardemir AŞ.’de yetişmiş iş gücü olan kıymetli evlatlarımızın kapı önüne konulması ve yerlerine ikame edilen ithal kadroların liyakatsizliklerinin yol açtığı şirket zararları sorgulanmalıdır.” Diyorsunuz.

Bu bahsettiğiniz liyakatsiz ithal kadroların tamamına yakını, Sayın Kamil Güleç’in KARDEMİR A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanlığı döneminde geldiğini de kamuoyuna hatırlatmakta fayda var.

 

BİZ VARSAK HER ŞEY VAR, BİZ YOKSAK KARDEMİR’DE TUFAN ZİHNİYETİ

Bir süredir “KARDEMİR çok ciddi zararlar açıklayacak” zihniyeti ile kamuoyunda tam bir felaket tellallığı yapılıyor.

Bugünde kendilerine yakın cılız bir haber sitesinde H. Çağrı Güleç, bir demeç vermiş.

KARDEMİR’in ilk üç ayda çeyrek milyar zarar edeceği dile getirilmiş. Tam bir felaket tellallığı ve kara propaganda yapılıyor.

Çağrı Güleç efendi, “Genel Müdür, 5 Mayıs da ki toplantıda şirketin para stoklarının 2020 itibari ile eriyeceğini ve krediye ihtiyaç olacağını zaten beyan etmişti. Bugün ise bu oluşan durumu virüse bağlamak gibi bir yol seçiyorlar.” Beyanatını vermiş.

Kamuoyunda fısıltı şeklinde başlatılan ve şimdi ise yüksek sesle devam eden “KARDEMİR büyük zararlar açıklayacak” şeklindeki felaket tellallığının arkasında kimlerin olduğu şimdi açıkça görülüyor.

Öte yandan KARDEMİR'in yapmasını planladığı yatırımları pandemi haline gelen Korona Virüs salgını bahane edilerek bekletilmesinin büyük bir yanlış olduğunu ve bu karara şerh koyduğunu belirten H. Çağrı Güleç efendi, Dünya genelinde ekonominin ve her sektörde üretimin tam bir resesyon (durma) noktasına geldiğini kendisi de görüyor.

Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan sürekli “Korona’dan sonra Dünya’da hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” derken ve global bir belirsizlik her alanda hakimken, KARDEMİR'in milyonlarca dolarlık yatırım planlarını ertelemesini doğru bulmayan şımarık prensimiz, KARDEMİR'in temkinli davranmasından niye rahatsız ve global belirsizlikte bu yatırımlara başlaması için niye bu kadar hevesli?

Kendisi idarenin başında olsaydı, KARDEMİR'i bu belirsizlikte yatırım yaparak, bir maceraya sürükler miydi?

Tabi ki hayır…

Fakat burada zihniyet ortaya çıkıyor işte.

“Biz varsak her şey var, biz yoksak KARDEMİR’de tufan… “

 

10 YILDIR KARDEMİR’İN AKARYAKIT İHALELERİNE NEDEN KİMSE GİRMİYORDU

KARDEMİR'e 10 yıldır akaryakıt ihtiyacının tamamını veren Güleç'ler bu yıl yapılan ihalede pek bir varlık gösterememişler.

Daha önceki yıllarda doğru düzgün hiçbir firma KARDEMİR'in akaryakıt ihalesine girmezken, geçtiğimiz günlerde yapılan ihaleye 10’un üzerinde akaryakıt firmasının teklif verdiğini öğrendik ve bu ihalede 10 yıldır akaryakıtı veren Güleç'lerin pek bir varlık gösteremediğini duyduk.

Acaba daha önceki yıllarda yapılan akaryakıt ihalelerinin şartnamelerinde başka firmaların girmesini kısıtlayacak maddeler mi vardı?

Daha önceki yıllarda tek tük ihaleye katılan firma varken, bu yıl nasıl oldu da 10’un üzerinde firma bu ihaleye katılım gösterdi?

Biz bu soruları sorunca, yalan, asparagas haberler oluyor ve kendileri yazıp besleme basının ellerine verdikleri haber metinleri doğru oluyor değil mi?

Rahmetli Erbakan hocanın deyimi ile;

“Hadi oradan, hadi oradan”

 

DÜN İYİ OLAN DEVLETİN TEMSİLCİLERİ BAĞIMSIZLAR, BUGÜN TÜ KAKA MI OLDU?

“Bu yeni yönetim kurulunda 4 tane bağımsız yönetim kurulu üyemizi devletimizden gittik 5 yönetim kurulu üyesi ben dahil istedik. Burada bir oluşum yaptık. Bu oluşumda gelen 4 bağımsız yönetim kurulu üyemiz hiçbiri çelik sektöründen değil ama inanın sanki 50 yıldır çelikciymiş gibi bize destek verdiler. Bizim önümüze açtılar. Bu yatırımlarda kararlı davrandılar. Diğer bütün yönetim kurulu üyelerimizle beraber kendilerine teşekkür ediyorum. Onlarda bize bizim gibi davranıp aynı desteği aynı gücü sağladılar.”

Bu ifadeler, Sayın Kamil Güleç’in yaklaşık 7-8 ay önce KARDEMİR’de bir açılışta yaptığı konuşma.

Dün yere göğe sığdıramadıkları devletin gönderdiği bağımsız Yönetim Kurulu Üyeleri Ömer Faruk Öz, Bülent Gedikli ve Mehmet Erdoğan’a karşı, bugün kendilerine yakın olan yayın organlarında tam bir infaz süreci başlatıldı.

2018’de Kamil Güleç’i kendi iki oyu varken, dört oy desteği ile KARDEMİR Yönetim Kurulu Başkanı yapan bağımsızlar o zaman çok iyiydi, bir yıl sonra sizi tekrar o koltuğa oturtmadılar diye mi şimdi KARDEMİR’e telafisi mümkün olmayan, zararlar açan Karabük’ün ithalleri oldular.

 

BESLEME BASININ ELİNE YAZIP VERİYORLAR VE HERKESİ ÖYLE SANIYORLAR

Güleç'ler “Şahsımızı hedef alan pehlivan tefrikasına dönmüş bu suni, asparagas manşet ve içeriklerin arkasındaki odakları, emellerini çok iyi bildiğimizin Karabük kamuoyu tarafından da bilinmesini isteriz.” Diyorlar.

Peki sormak lazım; Kıytırık, cılız bazı internet haber sitelerinin yetkililerini yanınıza çağırıp, ceplerine 3-5 kuruş sıkıştırıp, ellerine kendi yazdığınız metinleri verip yayınlatıyorsunuz.

Ondan sonra da Karabük Net Haber’in yayınladığı haberleri yalanlayamıyor ve “arkasındaki odakları biliyoruz” diyorsunuz.

Sizin zihniyetinizde 3-5 kuruş ile besleme yaptığınız kıytırık haber siteleri ile Karabük Net Haber’i de aynı görmeye çalışıyorsunuz.

Ziya Paşa'nın kısa beytiyle son sözü söyleyelim “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz, şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde.”