Ergün Başkaya: Siz 2015 yılında Uğur Yılmaz'ın ekibiyle birlikte geldiniz. Uğur Yılmaz ERDEMİR'den geldi ama siz İngiltere'den geldiniz. Ve bir yıl gibi genel müdür yardımcılığı görevinde bulundunuz. Uğur Bey, 2016'nın Eylül ayı gibi ayrılınca Ekim ayında genel müdür olarak göreve başladınız. Hemen hemen iki yıldır KARDEMİR A.Ş.'de genel müdür görevini yürüttünüz. Tabii zorlu bir genel müdürlüktü. Çok çalkantılı bir göreviniz oldu. Çünkü iki aile arasında sorunlar çıktı, hep iki kıskaç arasında bu işleri yapma gibi bi durumunuz oldu. Bildiğim kadarıyla da bu son iki yönetim kurulu tıoplantısında Ömer Faruk Öz'ün olmazsa olmaz bir şartı vardı; sizin iş akdinizin fesihi. Ve istediği de dün oldu. Gerek Güleçlerle olsun, gerek Yolbulanlarla olsun ciddi bir diyaloğunuz vardı ve tam bir koordine içinde şirketi yönetiyordunuz. Ama ne oldu da birden bu yol ayrımı oldu? Birde KARDEMİR bildiğim kadarıyla son 20 yılın en büyük karlarını bu sene açıkladı. Başarısız mı bulundunuz, ne oldu? Nedir sebep?

Ercüment Ünal: Bu konuşmayı ben sizden rica ettim, kabul ettiniz öncelikle sağolun. Üzerinde spekülasyon yapılmaması adına ben şunu ifade etmek istiyorum. Gerek Kamil Güleç Bey'in, gerek oğlunun bir önceki genel kurulunda seçilmelerinde Yolbulan ve Yücel ailelerini karşıma alarak, bende bir genel müdür olarak sizinle beraberim. Yönetim kurulunun şekillenmesi farklı ailelerden olursa farklı seslerle daha doğruyu bulur şeklinde Kamil Beylere hiçbir şekilde desteğimi esirgemedim. Dünkü yönetim kurulu toplantısında karar ne çıkarsa çıksın, sözlerimin başında şunu ifade etmek istiyorum; benim görevi bırakmış olmam üstüne Yolbulanların veya Yücel ailesinin temsilcisi Atilla Bey'in ricasıyla olan bir toplantı değil. Özellikle sizinle şu konuşmamızdan Yolbulanların sitenizi takip etmeleri sebebiyle haberi vardır ancak bu konuda benimle hiçbir istişaresi yoktur. Bu konuşmamın birilerini kırmasını ve gazetelerde de asılsız haberlerle şekillendirilmesini istemiyorum.

Ergün Başkaya: Sayın Genel Müdürüm, sizi çok iyi anlıyorum ve katılıyorum. Bizde bir haber yaptığımızda şu, bu haber yaptırıyor oluyor. Şimdi siz burada konuşuyorsunuz kendi hür iradenizle. Şu konuşturuyor, bu konuşturuyor şeklinde kulplar takılıyor.

Ercüment Ünal: Geldiğim günden beri kırdıysam, Yolbulanları kırdım. O günkü doğrularımın bugün de arkasındayım. Yönetim kurulunda birçok ailenin olduğu, birçok konuyu karşılıklı istişare edecek, aynı görüşte olmayan grupların olması gerekli. Şimdi ne oldu? Ben genel müdürlüğü yaptığım süreçte hem şirketi maksimum kara getirip, rakiplerimizle kıyaslanabilir, önde giden bir KARDEMİR yaratmak zorundaydım, hem de bu ailelerin içinde sizinde ifade ettiğiniz gibi bir denge sağlamam lazımdı. Bunu çok iyi yönettiğimi düşünüyorum. Ama çok iyi yönetmenin de şöyle bir yanı var; dengede kaldığınız zaman her tarafı incitirsiniz. Ben bu dengede kaldığım zaman yeri geldi Kamil Beyleri de şunu şöyle yapalım diye uyardığım dönemler oldu. Bu konuda öz eleştirimi yaptığımda kalbim rahat. Akşam başımı yastığa koyduğumda o kadar huzurluyum ki. Diğer taraftan şunu da ifade edeyim, ben dün yönetim kurulu üyelerimize de söyledim. 15 Aralık'a kadar bütün malımızı sattığımız için ben Karabük'e verdiğimiz bir söz vardı. "Sizin KARDEMİR'iniz brüt karda ilk 10'da, net karda ilk 15'te olacak.

Şimdi tabii aileler arasında denge, bağımsızlar arasında sıkıntıların olduğu bu dönemde acaba diyorum net karı açıkladıktan sonra başımıza bela mı olur diye düşündüler? Böyle bir düşünce de beni şaşırtmaz. Bu başarı benim ve icradaki ekibimindir. Dolayısıyla benim dün itibari ile gitmem demek Karabük halkı hem takdirini hem de cezasını iyi verir. Karabük halkı bu fabrikanın sahibi. Bu fabrikanın hissedarı başka, sahibi başka. Ben burada 8 Kasım hareketine inanan ve geldiğimde sadece videoları izleyen bir yönetici olarak görev yaptım.

Şimdi maalesef anonim şirketler Türk Ticaret Kanunu ve SPK Kurallarına göre yönetiliyor. Türk Ticaret Kanunu 6102 der ki:

Yönetim kurulu ve başkanı, yönetim kurulu toplantılarını yapar, şirketi dışarıda temsil eder, genel müdür şirketin bütün yönetim görevini üstlenir. Yönetim kurulu yönetmez, icra etmez. İcra genel müdüre bağlıdır.

Tabii ki bağımsız üyelerimiz bir önceki yönetim geldiğinde ben yanlış bir şey yapmış olsam, ya bunu bana başkan söyledi kusura bakmayın desem ben mahkum olurum. SPK beni affetmez.

Türk Ticaret Kanunu 6102 diyor ki:

Yönetim kurulu başkanı dahi, şirket kayıtlarını bir başka yönetim kurulundan bir saat önce görme hakkına sahip değildir. Ne demek bu? Şöyle düşünün. Şirketin tablolarda çok ciddi karı var, ben onu önce Yolbulanlara göstersem, Yolbulanlar gitse kağıt alsa, Kamil Beyler görmese, onlar geride kalsa veya bağımsızlar.

Dolayısıyla ben SPK'nın ve Türk Ticaret Kanunu'nun bana verdiği yetki doğrultusunda yönetim kurulunu icra görevinin içine sokmadım. Ki buradaki ticari başarımız da tamamen bununla alakalıdır. Yönetim kurulu başkanımızda icranın içinde bulunma şeyiyle  beraber , o da kendince bunu kabul etmedi. Bu konuda KARDEMİR'de hiç tartışma çıkmadı. Ben bunu ifade ettim, o da bunu kabul etmedi. Dolayısıyla bu süreç temmuz ayında Osman Kahveci Bey'in yönetime şeçildiği tarihten itibaren dedim ki, 'Ben bir şekilde burda kar edeceğim.' 2017'de söz aldığımda dedim ki, 3 Nisan kutlamalarında bu şirketi 34'üncü sıradan aşağıya getireceğim. Birinci sene performansımız ciroda 3'ten 2'e getirmekti. İkinci sene dedim ki, 'Ya bu bize küçük geldi. Biz bu kadar akıllı, koordineli ekipsek neden Türkiye'nin ilk 10'unda olmayalım?

Bakın görevi devraldığım zaman 15 Temmuz'dan geçmiş bir KARDEMİR vardı, arkasından yurt dışından tehditlerle 10 Ağustos döviz sorununda ben yine kürsüye çıktım ve 'Bizim hedefimiz devam ediyor ' dedim. Şubat ayında bu tablolar açıklandığında diyeceksiniz ki, 'Ya bu genel müdür gerçekten doğru söylüyormuş.' Onun için bu genel müdürün gönderilmesi lazımdı. Bazen ticari karlardan öte koltuk hesabı var oralarda. Bu genel müdür o koltuk tarafıyla çok ilgilenmedi. Niye? Çünkü benim bu bölgeye bir sorumluluğum var. Dedim ki, arkadaki kısır çatışmalar benim başka görevim ama diğer taraftan ben bu şirketi kar ettireceğim.

Ben bu konuşmayı sizden niye rica ettim?

Yönetim kurulu genel müdürü her zaman değiştirebilir. Kar eden yönetimler de değiştirilebilir. Niye? Bir zaman sonra karlılıktan ziyade kurumsallık yönünde, vizyonel bir yönetim, genel müdür getirme ihtiyacı duyarsınız. Ben kar odaklı biriyim. Dolayısıyla ben bu karı yaptım, yönetim kurulumuz da takdir etmiştir. Ancak ne acı ki, ben sağda solda KARDEMİR'i ilk 10' a sokacağız ve aralıktan bir 15 günlük malımız var derken yönetim kurulumuz benim KARDEMİR çalışanları ile vedalaşmama müsaade etmedi. Niye utandılar ben merak ediyorum. Acaba beni göndermenin mantığını kendilerine açıklayamadılar da  çalışanlarımıza 'Ben bu kadar kar ettim, beni sattılar.' dememden mi ürktüler? Ben KARDEMİR'e zarar verir miyim? Ben çalışanlarımı satmadım, ben çalışanlarıma dedim ki buraya artık ithal yönetici getirmenize gerek yok. Sizler bunu başarırsınız, getirmeyin, sizde bu irade var, bensize inanıyorum dedim.

Kendi dengeleri içinnde nasıl karar verdiler bilmiyorum ama yönetim kurulu bu şirkette mahkemeye verdikleri genel müdürlerle bile vedalaşırken, tertemiz gittiği ve yönetim kurulu takririnde hiçbir gerekçe koyamadıkları ben, müdürlerimle bir veda toplantısı yapamadım. Arkasından bir haber daha. Yine yönetim kurulumuzun kararıyla; 'Bir an önce fabrikayı terketsin.' Bunu da ilk defa duyuyorsunuz. Çok hızlı bir şekilde ben fabrikayı da terkettim. Ben tebrik ediyorum. Değer mi ya? Yani buradan şu sonuca geliyorum; bunların amacı kar olsa, kar edecek insanları sürekli içeri alır. Ama şu bizi kar ettiren adamı bir an önce gönderin dediler. Niye? Türk Ticaret Kanunu'na göre ben onları icraya dahil etmedim. Bütün sıkıntı burada.

Ergün Başkaya: Yani yönetim kurulunun size ricalarını, talimatlarını, bireysel talimatlarını yerine getirmediniz. Yönetim kurulunun toplu kararını ya oy çokluğuyla ya da oy birliğiyle istediniz her zaman için.

Ercüment Ünal:Türk Ticaret Kanunu SPK'da şunu söylüyor;

Toplu karar getirdiklerinde dahi genel müdür, SPK'ya uygun olup olmadığına dair değerlendirmesini yapar. Uygulama noktasında SPK'ya döner.

Ergün Başkaya: Yani yasa sizi hem icrada görevlendiriyor hemde denetim görevi veriyor size.

Ercüment Ünal: Yasa bu şirketin bütün işini bana sorar. Bakın şirketler zarar ettiğinde genel müdürler atılır. Ama yönetim kurulları üç yıllık atanır. Şirket karında yönetim kurulları vizyon verir. Der ki: 'Bizi buraya getirecek bir plan getir sayın genel müdürüm.' Ben o planları oluştururum.

Yani benim işimi, maaşımı yönetim kurulunun belirlemesi, benim onların talimatıyla çalışmamı gerektirmiyor. Çünkü ben atandıktan sonra SPK'ya tabiyim. Tabii ki yönetim kurulu üyelerime saygım sonsuz.  Ama bu da yetmemiş demekki.

Ergün Başkaya:Şimdi Ercüment Bey, çok ilginç. İki sene başarılı bir görev yaptınız. KARDEMİR son 20-30 yılın çok ciddi astronomik karlarını açıkladı. Aralık ayındaki karı gördüğünüz zaman dudağınız uçuklayacak diyorsunuz.

Ercüment Ünal: Ekranda şunu da söylemek istiyorum. 1995 tarihinden itibaren KARDEMİR'in en yüksek karını açıklayan genel müdür benim. O karı icra ile eden benim.

Ergün Başkaya: Şöyle diyebilir miyiz. Sizin genel müdürlüğünüz pazarlıklar konusu olmuş olabilir mi? KARDEMİR'in dün bir yönetim kurulu başkanlığı yarışı oldu. Burada Yolbulan ailesinin kendi iş dengesinde görülen, 4'ü bağımsız olan 11 yönetim kurulu üyesinin 5'ini Yolbulan ailesi, 2 temsilciyi ise Güleç ailesi oluşturuyor. Ama yasa gereği yönetim kurulu başkanının Saltoğlu'ndan bir oy fazla alması gerekiyor,yani altı oy alması gerekiyor. Sayın Kamil Güleç altı oy alabilmek için dört tane bağımsız üyenin oyunu almak zorundaydı. Ömer Faruk Öz'ün bazı yönetim kurulu kararı olmadan getirdiği talepleri yerine getirmediğiniz için sizinle ciddi bir polemiği oldu.

Ercüment Ünal: Ben onunla hiçbir polemiğe girmedim. Ben ona TTK 6102'yi gösterdim, o da bana yönetim kurulu başkanlığını gösterdi.

Ergün Başkaya: İki ay önce yapılan yönetim kurulu toplantılarında Ömer Faruk Öz'ün yönetim kurulunda Ercüment Ünal'ın sözleşmesinin sonlandırılmasını istediğini de biliyoruz. Yani sizi istemediği açık. Bağımsızların oyunu alabilmek için Sayın Kamil Güleç ile Ercüment Ünal'ın genel müdürlükten gitmesi için bir anlaşma söz konusu desek doğru olur mu? Bu daha acı değil mi?

Ercüment Ünal: Ben acı olarak bakmıyorum. Ben buraya ekibimle değer kattım, burası da bana bir marka değeri kattı. Ben birey olarak 15 gün sonra başka bir yerde işe gireceğim.

Şimdi KARDEMİR olarak konuşuyoruz. Ben o videoları izleyen ve o hareketi bilen biri olarak, Ben Kamil Bey'e yaptığım hizmeti rahmetli babama yapmadım. Ben şunu da dedim; Eğer KARDEMİR'e faydası olacaksa, 3 ila 6 ay önce planlı olmak üzere beni gönderin. Ama bu beni gönderdikten sonra 'hakkını helal et' diye odama gelmemeyi gerektirmez, çekip gittiler.

Ergün Başkaya: Peki görevinizin sonlandırılması anlaşmanızın sonucu muydu?

Ercüment Ünal: Ben anlaşmanın yapıldığı yeri görmedim, anlaşmayı duymadım. Sadece şunu görüyorum, altı tane oy varsa anlaşılmış diyelim. Babama yapmadığım hayrı yaptığım bir insan altı oyu buluyorsa demek ki bir şekilde genel müdürün gitmesi istenmiş.

Ergün Başkaya: Vefasızlığın doruk noktasını yaşadık diyorsunuz.

Ercüment Bey sizi yakalamışken birkaç konuyu sormak istiyorum, bunlar kamuoyuna yansımış konular. Kapalı kapılar ardındaki olayları burada açıklayın diye bir zorlamam yok.

Ömer Faruk Öz 2017 yılının kasım ayında bağımsız yönetim kurulu üyesi olarak seçildi ve 15 gün sonra bir algı oluşturarak yönetim kurulu başkanı oldu. O algının doğru olup olmadığı hala muallak. Aradan daha altı ay geçti geçmedi yönetim kurulu başkanı Ömer Faruk Öz'ün gerek Yolbulan ailesiyle olsun gerek Güleç ailesiyle olsun çok ciddi problemleri olmaya başladı. Aileler Ömer Faruk Öz'ü istemedi, Ömer Faruk Öz aileleri istemedi.

Ercüment Ünal: Yok onlar doğru değil. Şöyle söyleyeyim. Aralarında hiçbir problem olmadı. Aradaki problem şu; iki aileden de genel müdür istedi ama ikisi de olmadı. Onların hepsi dedikodu. Ömer Bey KARDEMİR'i yönetmek istiyordu, bende müsaade etmedim. Karı ben açıklıyorum, yönetim kurulu ben yaptım diyor. Yönetim kurulu kar etmez.

Ergün Başkaya: Peki Ercüment Bey hemen akıllara şu soru geliyor. Ne oldu da şimdi istediği oldu.

Ercüment Ünal: Genel müdür verildi, altı oy bulundu. Bunlar hiç sorun değil. Bakın 2019 çok daha derin. Biz çok şükür şirketin kasasına milyar liraların üstünde paralar koyarak krize giriyoruz. Ben işin hep o tarafındayım. Ben KARDEMİR zarar etmesin, çalışanlarımız üniversitedeki çocuklarını okutamayacak duruma gelmesin derdindeydim. Hedefim buydu.

Ergün Başkaya: Bakalım genel müdür TTK 6102'yi uygulayacak mı, uygulamayacak mı?

Ercüment Ünal: Yok, genel müdür TTK 6102'yi uygular ama uygularken çok zorluk çeker.

Ergün Başkaya: Peki siz genel müdürlük görevine devam etseydiniz, yeni yönetim kurulu başkanı Kamil Güleç'e de TTK 6102'yi uygular mıydınız?

Ercüment Ünal: Bende hiçbir şey değişmez. Benim siyasetim yok, benim tarafım yok, benim aklımda hep arkadaşlarımın desteği ile tabloların dibinde soluk alan KARDEMİR'i kar ettirmek. Biz sıkıştığımız yerden Türkiye'nin ilk 10'una giriyoruz. Hikaye başka.

Ergün Başkaya: Zaten ciddi bir uyumsuzluk yaşayan bu iki aile arasındaki uyum mevcut durumda ne derecede reel olabilecek?

Ercüment Ünal: Biraz önce de söylediğim gibi Ömer Bey'in genel müdür dışında hiçbir sıkıntısı yoktu. Dolayısıyla artık ortada genel müdür sıkıntısı olmayan bir KARDEMİR'in yönetim kurulunda çok sıkıntı çekileceğini sanmıyorum.

Benim ailelere söylediğim şey şuydu; mal alıyorum hepiniz el kaldırıyorsunuz, hizmet alıyorum.  Siz neden kavga ediyorsunuz? Temsilen başkan olma işi var.

Ergün Başkaya: Başında beri sizin en büyük destekçilerinizden biri de Sayın Mehmet Ali Şahin idi. Sayın Şahin ile görüştünüz mü?

Ercüment Ünal: Mehmet Ali Bey'den helallik almak için aradım. Bu şehrin il olmasının bile en büyük anahtarlarından biri Mehmet Ali Şahin'dir. Ben bunu kendisine de söylüyorum. Başkanım çok mütevazisiniz ama İskenderun 5 milyon üretmesine rağmen şehir olamadı diyorum kendisine. Dolayısıyla Mehmet Ali Şahin benim ileride de arayacağım biridir.

Ergün Başkaya: Yollarınızın ayrılmasıyla ilgili ne dedi acaba kendisi?

Ercüment Ünal: Değişik bir liderliği var. Bu tip konulara girmez. Ben ona teşekkür ettim. O da bana hizmetlerim için teşekkür etti.

E.B.: Yani şunu diyebilir miyiz, genel müdür gitti, kavga bitti?

E.Ü.: Aynen diyebiliriz. Yönetim kurulunda uyum problemi hiçbir zaman olmadı ki. Hepsi aynı şeye inanarak imza atıyor. Oy çokluğu ile karar alındığı bir iki seferdir. Bir soluk alsınlar, dışarıda neden kavga ettiklerini bir düşünsünler.

E.B.: Peki sayın genel müdürüm siz profesyonel bir insansınız ama dün size çok enteresan bir vefasızlık örneği gösterilmiş. Bu sizin kendi iç dünyanızda bir rahatsızlık vermedi mi?

E.Ü.: Hiç vermedi. Neden vermedi biliyor musunuz? Karabük halkı, KARDEMİR çalışanı zamanı geldiğinde insanlara hürmetiyle vermesi gereken değeri zaten verir. Birileri istediği kadar bir toplantı odasında buluşturmasın bizi. Biz gönüllerde buluşmuşuz. Benden bir helallik almaya gelmeyen insanlar beni toplantı odasına sokmadı diye mi üzüleceğim?

Benim gitmem KARDEMİR için iyi oldu. İçinde bulıunduğumuz dengeyi sağlamak için ben çok yoruldum. Çünkü kar etmezsem atarlar, dengeyi sağlamazsam atarlar.

E.B.: 2018 toplam karı tahminen nedir?

E.Ü: Onu söylersem spekülasyona girer. Ben Karabük halkına şunu söylemek istiyorum. Aralık 15'ine kadar sattığımız kar Şubat ayı gibi açıklanacak. Ercüment Ünal, Karabüklü ekibiyle yarattığı karı tablolar açıklandığında gördüğünüzde bir hayır duası ederseniz ben başka bir şey istemiyorum.

E.B.: KARDEMİR yönetimi vedanıza izin vermemiş ama programımızın sonunda bir veda imkanı verelim size.

E.Ü.: Buradan tüm çalışma arkadaşlarıma sesleniyorum. Bir ifademiz vardı. 2018 yılı KARDEMİR çalışanının artık ithal yöneticilere ihtiyacı yok. Biz bu 2018'i sizlerle beraber inşa ettik. KARDEMİR kurumsal bir işletme. Dolayısıyla ben sizlerin emekleriyle bu karlılığın, en az benim bıraktığım seviyede korunacağına, hepinizin elinizden geleni yapacağına eminim. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Çok teşekkür ediyorum.

Editör: Haber Merkezi