15 Temmuz 2016 Tarihinde Türkiye’yi karanlığa sürüklemek için yapılan hain darbe girişiminin ardından, 17-25 Aralık 2013 tarihi Terör örgütü FETÖ ile mücadele miladı kabul edildi.

17 – 25 Aralık 2013 tarihinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a, ailesine ve kabinedeki bazı bakanlara adeta post modern darbe girişimi yapılmak istenmişti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan 17-25 Aralık tarihleri arasında kendisi ve yakınlarına yapılan algı operasyonlarından, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın gözaltına alınmaya kalkışılmasından ve çok sayıda girişimlerden sonra, Gülen Cemaatinin ve Fetullah Gülen’in Türkiye Cumhuriyeti üzerindeki amaçlarını çok iyi anlamış ve bunları anlatmaya çalışmıştı.

Ama Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 25 Aralık 2013 tarihinden sonra FETÖ’ye karşı verdiği mücadeleyi, 15 Temmuz 2016’da yapılmak istenilen hain darbe girişiminden ardından yani üç buçuk yıl sonra Türk halkı çok iyi anladı.

17-25 Aralık 2013 tarihinden sonra, ta ki 15 Temmuz 2016’ya kadar FETÖ’nün önde gelen isimleri o kadar rahat hareket ettiler ki,

Kendilerini Gülen Cemaatine mensup olan kişilerden görmekten açık açık gurur duyanlar bile oldu.

Safranbolu’nun o dönem ki AK Partili Belediye Başkanı bile 18 Ocak 2014’de “Biz onlarla etle tırnak gibiyiz. Dün iyiyken iyiydik, şimdi kötü mü olacağız. Cemaatteki kardeşlerimizle yine kucaklaşacağız.” Demesine rağmen 1-2 ay sonra tekrar aday gösterilmişti.

Karabük’ün bölge imamı olarak bilinen Dursun Hocanın dizinin dibinden ayrılmayanlar, beraber ticaret yapanlar, gruplar halinde Pensilvanya turu yapanlar, FETÖ’nün iş adamları, bürokratları, hukukçuları, finansörleri, kasaları, askerleri, komutanları ve emir erleri gibi kim varsa 15 Temmuz 2016 gününden sonra, ilkönce kendilerini gömdüler ve daha sonra bukalemun gibi renk değiştirip yavaş yavaş ortaya çıktılar.

Tespit edilip, alınanlar alındı.

Alınmayanlar ise aylarca korkulu ve uykusuz geceler geçirdiler.

Bu arada para güçleri ile aleyhlerinde olan tüm delilleri bir şekilde yok ettiler.

FETÖ Savcısı Zekeriya Öz ile Safranbolu konaklarında sabahlara kadar oturmalarının videolarını kaybettiler.

Baylocklu hatlarını imha ettirdiler.

Haklarında daha ne kadar delil varsa, tek tek yok ettirdiler.

Karabük İl Emniyet Müdürlüğü görevine Mehmet Emin Akay geldiğinde, bazı şeylerin ortaya konulmasında çok geç kalınmıştı.

15 Temmuz'dan sonra, dört ay içinde birilerin hakkında ne varsa adeta buhar oldu uçtu.

FETÖ’nün iş adamlarının, hukukçularının ve üst düzey bürokratlarının delilerini yok eden emniyet içindeki adamlar, Mehmet Emin Akay döneminde temizlendi.

Şimdi kendilerini aklayanlar ve kendilerini her şekilde sağlama alanlar, saklandıkları inlerinden yavaş yavaş çıkmaya başladılar.

Yurtdışına malvarlıklarını kaçırmaktan vaz geçtiler, çifte vatandaşlık pasaportlarını gündemden kaldırdılar.

Her ne kadar önceki Vali Kemal Çeber’in randevu vermediği ve görüşmediği kişiler olsa da,

Her ne kadar bu yazdıklarımızı Karabük Yerel basını aylar ve hatta haftalar önce detaylarını dahi yazsa da,

Karabük’te bir duyarsızlık aldı başını gitti.

FETÖ Davalarında ifade veren ve birçok itiraflarda bulunan mahkeme dosyaları bir incelense, ne demek istediğimiz anlaşılacaktır.

Çünkü artık tehlike geçmişti ve kendilerini sağlama aldıklarından emin olmuşlardı.

Şimdi tekrar piyasaya çıktılar ve toplum içine karışmaya başladılar.

Hatta oraya buraya aday olarak siyasette, STK’larda kilit noktalara tekrar geri gelmeye başladılar.

Ama şunu unutuyorlar

Devletin hafızası derindir ve hainleri unutmaz

Bir gün mutlaka hesap sorar…
Editör: Haber Merkezi