Son aylarda KARDEMİR A.Ş.’de ortaya çıkan bazı gölgede kalmış konular, kamuoyunda şaşkınlık ve bir o kadar da ilgi ile takip ediliyor.

Karabük’te yaşamayan 50’ye yakın kişinin KARDEMİR'e çeşitli pozisyonlarda işe başlatılması,

Yine yönetim kurulu üyelerinin huzur hakkı adı altında 60-70 Bin TL'yi bulan astronomik maaşları,

Huzur haklarına, yüzde 40 ile yüzde 150 artış yapmaları,

Genel Müdür olarak getirdikleri Hüseyin Soykan'ın kapattığı ve şimdi inkar ettiği sosyal medya hesabından hükümet üyeleri hakkında muhalif yazılar paylaştığı,

Ve son olarak KARDEMİR Yönetiminde 20 yıla yakındır bulunan Yolbulan, Yücel ve Güleç aileleri ile ilgili skandal derecede hazırlatılan rapor.

Bakalım önümüzdeki günlerde daha neler çıkacak, bekleyip hep birlikte göreceğiz.

Bunların hepsini bir kenara bırakıp, KARDEMİR’e Yolbulan ve Güleç ailelerinin uyuşmazlığı nedeniyle atanan bağımsız yönetim kurulu üyelerinin sürecini mercek altına alalım.

2017 Haziran ayında yapılması gereken seçimli genel kurul, hakim hissedar ailelerin bağımsız üyeleri belirlemesinde anlaşamadı ve hükümet “Bekleyin öyleyse biz atayacağız” dedi.

Aynı yılın Kasım ayında yapılan genel kurulda hükümet dört isim belirledi ve KARDEMİR yönetimine “Bunları genel kurulda seçin” dedi.

Kimdi bunlar..?

Ömer Faruk Öz; AK Parti Malatya eski milletvekili.

Şamil Ayrım; AK Parti İstanbul eski milletvekili (24 Haziran 2018’de yine AK Parti’den İstanbul Milletvekili seçildi ve yerine AK Parti Karabük eski milletvekili Osman Kahveci getirildi.)

Bülent Gedikli; AK Parti Ankara eski milletvekili.

Mehmet Erdoğan; AK Parti Adıyaman eski il başkanı.

Demir Çelik Sektöründen tamamen uzak isimler.

Karabük'ü bilmeyen, tanımayan kişiler.

Hatta ve hatta tamamı Karabük'e hayatlarında belki hiç gelmemiş insanlardı bunlar.

2017 Kasım ayında KARDEMİR Genel Kurulu yapıldı ve ilk süreç Ömer Faruk Öz’ün “Başbakanımız Binali Yıldırım'ın talimatıyla Yönetim Kurulu Başkanlığına adayım” demesi ile başladı.

2017 Kasım ayında KARDEMİR'e Yönetim Kurulu Başkanı oldu, 2018 Ocak ayında o skandal rapor ortaya çıktı.

Yolbulan ve Güleçler arasında Mutullah Yolbulan’ın rahmetli olmasıyla başlayan uyumsuzluk, daha da derinleşti, husumete varan yerlere ulaştı.

Bağımsız üyeler adeta iki ailenin arasındaki anlaşmazlıktan beslenmeye başladılar ve KARDEMİR'de istedikleri tasarrufu yaptılar.

Bir yıl sonra 11 kişilik yönetimde sadece iki oyu olan Kamil Güleç ile çeşitli pazarlıklar yaparak, yönetim kurulu başkanı yaptılar.

Genel Müdür Ercüment Ünal'ı aynı gün apar topar, sebepsiz gönderdiler.

Aradan 10 ay geçti ve şimdi bağımsız üyelerin başı olarak bilinen Ömer Faruk Öz, Kamil Güleç ile ters düştü.

KARDEMİR’de genel müdür, müdür yardımcıları ve kısım müdürlerine kadar tüm yöneticiler Ömerci, Kamilci diye kategorilere ayrıldılar.

Kamil Güleç’in getirdiği Genel Müdür Hüseyin Soykan bile birilerine dayanarak Yönetim Kurulu Başkanını yeri geliyor tanımıyor ve dinlemiyor.

Yani KARDEMİR’de çok başlı bir yönetim süreci başladı.

Huzursuzluklar…

Uyumsuzluklar…

Kavgalar…

Yönetim içinde çeşitli ayak oyunları…

Yönetim kadrosunda herkesin birbirlerinin arkasından çeşitli işler çevirmesi adeta moda oldu.

Halbuki, rahmetli Mutullah Yolbulan ve Kamil Güleç 15-16 sene hiçbir uyum sorunu yaşamadan KARDEMİR'i idare ettiler.

Uyum sorunu yaşasalar bile, kimse bilmedi ve kapalı kapılar ardında sorunlar çözüldü.

Geçmişi çabuk unuttuk.

Zaten bağımsız üyelerin geçmişten hiçbir bilgileri olmadığı da aşikar.

1998'li yıllardan bu yana Yolbulan, Yücel ve Güleç aileleri KARDEMİR hisseleri topladı.

Milyonlarca Lira paralarını yönetimde kalabilmek için hisse senetlerine yatırdılar ve halen daha öyle.

1998-2005 yılları arasında lotu 1 dolardan aldıkları hisse senetlerinin değeri, şu an 30 cente kadar düştü.

Yeri geldi kendi çekleri ile cevher, kömür aldılar.

Yeri geldi yatırımlar için, kendi şirketlerini ve varlıklarını teminat olarak gösterdiler.

2000'li yıllarda sona eren global çelik krizi bitmeseydi ve tonu 60 dolar olan demir fiyatları, 500-600 dolara çıkmasaydı, ne KARDEMİR bu günkü KARDEMİR olabilirdi, ne de milyonlarca dolar yatıran bu üç aile bu günkü durumda olabilirdi.

Şimdi onlar küçük bir hadde işletmecisi veya istasyon caddesinde küçük bir demir komisyoncusu olurlardı.

Risk aldılar.

Taşın altına ellerini değil, gövdelerini koydular.

Peki şimdi yönetimde her türlü ahkam kesen,

İstediklerini yaptıran,

Yönetim Kurulu Başkanlarını belirleyen,

Genel Müdürleri belirleyen,

Malatyalı, Adıyamanlı, Ankaralı bağımsız üyelerin kaç lot hisseleri var?

KARDEMİR için kaç liralarını riske etmişler?

Siyasi irade ile bağımsız yönetim kurulu olarak gelmişler ama bütün karar haklarını ellerinde tutuyorlar.

KARDEMİR'e, yönetime, işletmenin yapısına kısa, orta ve uzun vadede telafisi mümkün olmayan zararlar açıyorlar.

Milletle kedi, fare ile oynar gibi oynuyorlar.

Ayda on saat KARDEMİR de mesai harcıyorlar ve günde on saat KARDEMİR de mesai yapan 70 yaşına gelmiş insanla uğraşıyorlar.

KARDEMİR de yaşanan bu bağımsız üyeler süreci bize bir ders olsun.

2020 Kasım'ında yapılacak olan seçimli genel kurulda, bağımsızları daha dikkatli ve iyi belirleyelim.

Ankara’dan yapılan dayatma isimleri şehirce kabul etmeyelim.

Bağımsız üyeler, şirket yönetiminin karar mekanizmasında etkili pozisyonda olmamalılar.

Onlar gidecek, cefasıyla, sefasıyla biz KARDEMİR ile kalacağız.

KARDEMİR'in ve Yönetiminin bir dört sene daha böyle ayak oyunlarıyla, skandallarla kavgalarla geçirecek vakti artık kalmadı ve öyle bir lüksü yokta.

 

Editör: Haber Merkezi