BRTV YÖNETİM KURULU BAŞKANI VE GAZETECİ BÜYÜĞÜMÜZ MEHMET ÇETİNKAYA'NIN YAZISINI, İZNİ İLE SİZLER İÇİN PAYLAŞTIK. 

 
m.cetinkaya-yazisi

Uzun yıllar önce bir kurt öyküsü dinlemiştim.


Son bir kaç yıl içinde yaşadıklarım, bu kurt öyküsünü aklıma getirdi.


Okuyunca Karabük’te son birkaç yıldır yaşanan olaylarla bir ilgisi var mı yok mu diye düşünürsünüz umarım. Hele hele muhatapları bu öyküden sanırım üzerine düşen payı alırlar…


Öykümüzü anlatalım. Üzerine birkaç sözümü daha olur elbet…


BİR KURT ÖYKÜSÜ; Pek çoğumuzun bildiği bir kurt öyküsü vardır, vefayı daha net anlatabilmekle ilgili.


Anlatım şöyledir;



Bir gün, bir kurt avcılar tarafından sıkıştırılıyor. Kurt, ormanda oraya, buraya kaçmaktadır. Ne var ki, peşindeki avcılardan bir türlü kurtulamıyor.

 

Canı tehlikededir. Kurt bu haldeyken bir köylüyle karşılaşıyor, adamın önüne çöküyor ve yalvarmaya başlıyor…

 

“Ey insan, ne olur yardım et bana, peşimdeki avcılardan kaçacak nefesim kalmadı. Eğer sen yardım etmezsen, biraz sonra yakalayıp öldürecekler beni”

 

Köylü bir an düşünüyor. Sonra yanındaki boş çuvalı açıp, kurda içine girmesini söylüyor. Çuvalın ağzını bağlayıp, sırtına vuruyor ve yürümeye başlıyor.

 

Karşılaştığı avcılar civarda bir kurt görüp görmediğini soruyorlar. Köylü “görmedim” diye cevap veriyor. Sonra çuvalın ağzı açılıyor, kurt dışarı salıveriliyor. Teşekkür ediyor.

 

Köylü tarlasına doğru yürümeye başlıyor. Kurt “bir dakika” diyor. Köylüden yiyecek istiyor. “Burada senden başka yiyecek olmadığı için, seni yemeliyim” deyince,

 

Köylü; “Olur mu, senin hayatını kurtardım” derken, kurt; “yapılan iyiliklerden ve hizmetlerden daha çabuk unutulan bir şey yoktur. Bende kendi yararım için iyiliğini unutmak ve seni yemek zorundayım” şeklinde cevap veriyor.

 

Kurt ile köylü karşılarına çıkacak ilk kişiye bu konuyu sorma kararı veriyorlar.

 

Karşılarına bir tilki çıkıyor. Tilki hep nefret ettiği kurda oyun oynamak istiyor.

 

Tilki, “Anladım da o küçücük torbaya sen nasıl sığdın?” diye soruyor.

 

Kurt bir şeyler anlatıyor. Tilki İnanmış gibi yapıyor ve “Gözümle görmeden inanmam” diye konuşuyor.

 

Karnı iyice acıkan kurt, bir an önce muradına ermek için  torbaya giriyor, girer girmez de tilki köylüye işaret ediyor ve köylü torbanın ağzını sıkıca bağlayıp eline bir taş alıyor; “Beni yemeye kalktın ha nankör yaratık” diyerek, torbanın içindeki kurdu dövdükçe dövüyor.

 

Tilkiye dönerek diyor ki; “Minnettarım, kurttan kurtardın beni.”

 

Tilki de yanıt veriyor; “Benim için bir zevkti”."  


BİR GÜN ÇUVALIN AĞZI BAĞLANIR.


Öyküler durup dururken yazılmaz…


Ne nankörlükler, ne vefasızlıklar yaşanmıştır kim bilir de yazılmıştır bu öyküler…


Kimse sanmasın ki, olup bitenler karşısında sessiziz, suskunuz. Tüm dikkatimizle, hayretimizle olup bitenleri yakından izliyor ve not ediyoruz. Başroldekileri, figüranları hepsini tek tek yazıyoruz.


Hikayedeki gibi o nankör kurt en zor zamanlarında avcıların önünden nasıl kurtarıldıysa, gün gelir avcıların önüne atılır elbette..!


Aylardır bir takım olaylar karşısındaki sessizliğimize kimse aldanmasın, hele hele korkak hiç sanmasın…


Çeyrek asırlık gazetecilik tarihimizde ne kahpelikler gördük, yaşadık. Çok şükür hepsinden alnımızın akıyla çıkmasını bildik.


Kimse merak etmesin yine çıkarız.


Kendilerini Kaf dağında görenler, etrafını saran yalakalardan gözleri hiçbir şey görmez olanlar, bir gün yanlış yaptıklarını anlarlar ama çok geç olur.


Kaynak: brtv.com.tr