Karabük önceki Belediye Başkanı Rafet Vergili, çok kızmış olmalı ki sosyal medyasından bombardıman yapmaya devam ediyor.
Bugün akşam saatlerinde Karabük Belediye Başkanı Özkan Çetinkaya‘nın “Belediyenin 680 milyon lira geçmişten gelen borcuyla mücadele ediyorum.” şeklindeki açıklamasına sert cevap veren Vergili, “Yolsuzluk yapmanın altyapısını hazırlıyorlar.” diyerek, ağır açıklamada bulunmuştu.
Karabük Belediyesi’nde usulsüz bir şekilde yasal olmayacak paralar dağıtıldığını da iddia eden Vergili, açıklamasında çok ağır ithamlarda bulunmuştu.
Karabük gündemine bomba gibi düşen bu açıklamalardan bir kaç saat sonra sosyal medya hesabından emeklilerin ücretsiz belediye otobüsüne binme uygulamasını sona ereceği ile ilgili Başkan Çetinkaya’nın açıklamalarına cevap veren Vergili, yine önemli açıklamalarda bulundu.
“Verilen sözleri tutulmadığı gibi şimdi ellerinden hakları alınan emeklinin cenazesine ne yüzle gidecekler” diyen Rafet Vergili, açıklamasında şu ifadelere yer verdi;
“Emekli akşama kadar otobüsle geziyor” demek, emekliye büyük bir haksızlıktır.
Her emeklinin bir biniş kartı vardır ve bu kartta günlük ücretsiz kullanım hakkı sınırlıdır. Çok istiyorlarsa binme sayısını azaltabilirler. Ama zaten her emeklinin yalnızca günde iki kez toplu taşıma hakkı vardır. Hiçbir emekli bu hakkı kötüye kullanmamıştır, kullanmaz da.
Her ay kartlara belirlenen haklar yüklenir, kullanılmayan binişler silinir. Yani akşama kadar gezmesi teknik olarak mümkün değildir. Bu durumu istismar eden bir emekli yoktur, olmamıştır da.
Hiçbir siyasi parti ya da siyasetçi, emeklinin hakkını Emekliler Cemiyeti’nden önce savunma hakkına sahip değildir. Bu noktada Cemiyet’in sessizliği ise oldukça düşündürücüdür.
Siyasi partiler, toplumun geniş kesimlerinin hakkını savunurken, kişisel çıkarlarını ya da gelecek planlarını bir kenara bırakmalıdır.
Ekmeğe, suya zam yapılırken; emekliye verilen haklar geri alınırken; işçinin sendika hakkı yok sayılırken bu adaletsizlikleri dile getirecek olan yapılar, siyasi partiler, cemiyetler, sivil toplum kuruluşları ve sendikalardır.
Reklam bahanesiyle bilboardlarda kendi kişisel propagandasını yapan siyasi parti başkanları, halkın hakkını savunarak siyaset yapmalıdır. Klasik algı yöntemleriyle geleceğe dönük siyaset üretmek, artık halkın gözünde karşılık bulmamaktadır.
Seçim zamanında emeklilere 1.000 lira destek vaadinde bulunan milletvekilleri, bakan yardımcısı ve AKP İl Başkanı; bu vaatleri yerine getirmedikleri gibi, verilen haklar ellerinden alınırken de sessiz kalmışlardır.
Peki, yarın vefat eden bir emeklinin cenazesine hangi yüzle gidecekler? O insanlarla nasıl helalleşecekler?
Yaptıklarından pişman olduklarında her şey için çok geç olabilir. Günler çabuk geçer, sandık daha da çabuk gelir!”